8 Mart 2016 Salı

iki partili çoklu adaydan tekile inme uğraşı / abd seçim yolunda -- 2.

abd'de, 2016 başkanlık seçiminde, süreç geleneksel biçimde işliyor. abd'de doğuştan başkanlık için yaşayan adaylar, abd toplumunda bir başarısını başkan olmaya yeterli sayanlar, abd toplumunun bir beklentisine denk düşen adaylar kendilerine göre partilerini seçip öne çıkıyorlar. bu işleyişte adaylar mı partileri belirleyendir; yoksa, partiler mi adayların belirleyicisidir?

geçmişi biran için kıyıda tutalım ve 2016 seçimlerine gidiş günlerinde iki partiye göre soruları yanıtlamaya girişelim.

abd'de partiler deyince iki parti anlaşılır: demokratik parti ve cumhuriyetçi parti. gündelik kullanımda, partilerin,  demokratlar ve cumhruriyetçiler diye kullanımı yaygındır. 19. yüzyıl'dan bu yana bu adlarla süregiden ve işleyen iki partinin, tarihselliklerinde ve güncelliğklerinde, birbirine uzak olmadıkları bilinen gerçekliktir. yaşamını demokratlarla başlayıp öyle tamamlayanlarla cumhuriyetçi doğup cumhuriyetçi ölenler çoktur. cumhuriyetçilikten demokratlara geçiş azdır ama, yaşamda demokratlardan cumhuriyetçlere evrilen vardır. yakın zamanlardan bilineni, 1980 ve 1984 seçimlerini kazanan ronald reagan ise; günümüzde, cumhuriyetçi başkan adayı donald trump'ı da benzeri sayabiliriz. sonradan cumhuriyetçi olmak üzerine az gidilen ve önemli de sayılmayan bir eksiklik olarak kimi anlarda sözkonusu olur.

ilk soru şudur: demokratlardan olmak ya da cumhuriyetçi olmak ne demektir? konu üzerine söylenmedik söz kalmamıştır; yığınla söz, yeniden söylenebilir. kitleselliğin belirleyici olduğu ve sınıflar temelinde siyasetin, neredeyse, getirisi olmadığı abd toplumunda kabaca sermaye sınıfı cumhuriyetçi ve işçi sınıfı demokratlarladır demek hem yanıltıcı, hem de açıklayıcılığı yetersizdir. "wall street" diye bilinen gölgenin ya da korku simgeselliğinin içinden pekçokları, açıktan ve içtenlikle demokratları da temsil ederler. örgütlü işçi sınıfı temsilcileri, açıktan tümüyle demokratlardan yanadır. üretim araçlarının sahipleri ya da yönetimleri iki partiden de olabilirken işçi sınıfının üst yönetimleri eksiksiz demokratlarla özdeşleşir. doğal ki, niceliği çokça olan işçi sınıfı ve emekçiler cumhuriyetçileri oylamaktan uzak kalmaz.

günümüzde de, demokratlar ve cumhuriyetçiler ayrımında benzerlerini yineleyebiliriz: demokrat başkan adayı hillary clinton "wall street" sermayedarlarına yakındır; bernie sanders ise demokratik parti'de, wall street etkisine tepkiye dayandırmıştır siyasetini. cumhuriyetçiler yanında, başlangıçtaki 17 aday da, sona kalan 4 aday da wall street'i, üretim biçimini sorun etmeyenlerdir. kitlesellikler olarak bakarsak: demokratların kitleleri de, cumhuriyetçi kitleler de gelir düzeyleri, üretime katılımları ve üretimden aldıkları pay anlamında büyük değişim göstermez. doğal ki, abd'de de siyaset çıkar kavgasıdır, çıkarlar çatışmasıdır ve payını çoğaltma amaçlıdır. üretim araçlarının sahipliğini yoketmeyi amaçlayan ya da  çalışanların kazanılmış haklarını yoksayan siyaset yoktur. sermaye sahipleri ve işçiler ya da servet sahipleri ve serveti olmayanlar ayrımı siyasetlerin belirleyiciliğinden uzaktır. abd'de sınıfsal ayrımlar açıktır ve varlığını yoksaymak siyasette belirleyicidir.

kısaca, demokratlar ve cumhuriyetçiler diye ayrımda demokrat aday bernie sanders'ın cumhuriyetçi parti'den aday olması düşünülemez ve benzeri biçimde donald trump'ın da demokratik parti aday olması düşünülemez. şurası atlanmamalıdır: sanders'ın oy kitlesi işçi sınıfı değildir; trump'ın destekçileri sermaye sahipleri değildir. şu da unutulmamalıdır: sermaye sahipleri, bernie sanders'ın olası yönetimini de, donald trump'ın olası yönetimini de yönettirmemede başarılı olur.  o zaman, abd'de seçimler oyundur sonucu da çıkmaz. sınıfsallık toplumları anlamak ve açıklamakta önemli bir araçtır ama, siyaseti ve yönetimi bunlara göre tanımlamak olanaksızdır.

2016 abd seçimlerinde, sermaye sınıfı temsilcileri, kapitalizmin sürmesinden yara almayacaktır; benzeri biçimde, abd çalışanları için öfkelerini açığa çıkarmaktan öteye değişim ve iyileşme kolay değildir.

demokratlar'da ikiye inen adaylar, 8 mart'ta, 15 mart'ta ya da 31 mart'ta tekil olur mu? cumhuriyetçiler'de başkan adayı umutlarını sürdüren son dört adaydan hangisi 9 mart sabahında çekilir? şimdilik tek bilebildiğimizi sandığımız :2016 seçimleri de iki partili iki aday karşıtlığında olacaktır. üçüncü parti olasılığı, 2016 için de olmayacaktır diye güvenle söylerken, bağımsız üçüncü aday olmayacaktır demek için, biraz daha beklemek gerekecektir.

8 mart 2016, college station, texas.

5 Mart 2016 Cumartesi

demokrasinin üstesinden geldikleri gelemedikleri / abd seçim yolunda -- 1.

8 kasım 2016 günü abd'de 58. kez başkanlık seçimi gerçekleşecek. tarihin uzun süreli hanedanlıklarına yakın bir sürekliliktir bu. abd'de başkanlık seçimiyle birlikte senato yenileme, eyalet valilikleri, yerel yönetim seçimleri de gerçekleşecek. abd'de ulusallığı, devleti ve birlikteliği sürdürmede iki büyük değişmez güç var: anayasa ve seçim. anayasa'da değişim olabilir; tarihte pekçok kez değişme ve yenilenme olmuştur. benzeri biçimde seçimlerin kuralları ve uygulaması da zaman içinde değişimlere uğramıştır. şu olmamıştır ve olması da düşünülemez; öngörülemez: anayasa'nın yoksayılmasını ya da seçimlerin yoksayılmasını düşünene de, söyleyene de az rastlanır; önemsenmez.

abd seçimleri konusunda düşünce, değerlendirme ve öngörülere başlamadan önce genel ilkeler sıralamak isterim:

  1. bu yazıların yazarı abd yurttaşı değildir. abd toplumunda uzun süreli yaşamanın birikimleri yazıların tek doğru ya da bundan daha doğrusu olmayacağının kanıtı olamaz. burada yazılanlar salih yurttaş'ın öznellikleridir. abd'nin nesnellikleriyle çakışması amaçlanmıştır ama, öznel oldukları akıldan uzak tutulmamalıdır. 
  2. abd seçimlerinden "bana ne" diyenlerin olduğu ve bunların küreselde çokça olduğu yazarın bildiği gerçekliktir. yazar için, abd seçimleri, seçimlerin önemi temeldir. seçim nedir ki ya da abd'de seçim mi oluyor diyenlerin varoluşları yoksayılmıştır yazar için. seçim önemlidir ve abd seçimleri de çok önemlidir.
  3. yazarın abd seçimlerinde aday, parti seçmesi yoktur. seçim sürecine ve seçimin sonuçlarına saygı birincildir. çok açıktır ki, adayların ya da partilerin değerlendirilmesinde yazarın artı eksi değer yargıları olacaktır. okurların özlemlerine, istemlerine özen gösterme önemsenmeyecektir.
  4. abd seçimleri salt abd'yle kısıtlı değildir; ab toplumlarında, rusya'da, çin'de, meksika'da, kanada'da, iran'da, hindistan'da, japonya'da ve doğal ki, türkiye'de de yansımaları olur abd seçimlerinin.
  5. abd seçimlerinin özgüllüğü abd'nin küreseldeki gücüyle denktir. küreseldeki her seçimde abd etkisi ve katılımı vardır; oysa, abd seçimlerini çin'in, almanya'nın, fransa'nın, rusya'nın, ırak'ın, mısır'ın, türkiye'nin etkilemesi hiç düzeyindedir

kısacası, yazarın düşünceleri kendine özgü ve seçmecidir. seçimlerin tüm tarihselliğini, toplumsallığını ve siyasiliklerini kapsama yazarın gücünü aştığını ençok ve önce yazarın kendisi bilir. ola ki, abd seçimlerine ilişkin bir veri olarak alınırsa, yazarının amaçlarını aşmıştır diye düşünülmelidir. yazarın çevresinde yaşanan seçim olgusuna öznel bakışlar olarak alınmalıdır. gününde düşünülmüşlüğü dışında yönlendirme, etkileme amaçlamamaktadır. kısaca, bilgiyle çoğaltılmış düşündürücü vurgulardır.

abd başkanlık seçimleri öncelikle konu edilecektir. yeri geldiğinde, 8 kasım'a yaklaşıldığında yerel seçimler, eyalet valilik seçimleri, temsilciler meclisi ile senato seçimleri de değerlendirilecektir. günümüzün yaygın veri olanakları ve kamuya açıklığı bilindiğinden sayısal veriler bilinerek yazılacak ama, nicelikten önce niteliksel anlamlandırma önemsenecektir.

bugün, abd başkanlığı, demokrat obama'nın ikinci ve son dönemidir. obama'nın yeniden aday olması anayasal düzeyde kısıtlanmıştır. abd yakın tarihinde, 1980'lerde başkan reagan için ikinci dönemin ötesinde başakanlık için anayasa değişikliği düşünüldü. düşünceden öteye yasal eylem olmadı. obama da iki döneminin sonunda başkanlığı sürsün anlamında düşünce düzeyinde de ortaya gelmedi. abd'de çoğunluk iki dönem üst üste seçilme geleneği sıradanlaştı. 1950'ler sonrası günümüze yakınlığı ve günümüzle karşılaştırmada gerçekçi olacağından 1952'de cumhuriyetçi eisenhower, 1956'da ikinci ve son dönem için seçildi ve sonunu getirdi.

sonrasında üç başkan sıraya özel dönemdir: demokrat kennedy 1960'da seçildi; birinci dönemini tamamlayamadan sokakta vurularak başkanlığı yarıda kaldı. 1963'ten 1964 başkanlık seçimlerine demokrat johnson ikinci başkanlıktan anayasa gereği başkan oldu. 1964'te seçimi kazandı ve süresini tamamladı ama 1968 başkanlık seçimlerinde aday olmadı. 1968'de bölünmüş, iç savaş geriliminde ve vietnam savaşı'nın sıcaklığında demokrat başkan johnson'un aday olmadığı seçimlerde cumhuriyetçi aday nixon seçildi. 1972'de ikinci dönemi için de nixon zorlanmadan seçildi ama abd toplumundaki ayrışma süresini tamamlamaya elvermedi. abd meclislerinden başkanlıktan düşürülme korkusu ve baskısına dayanamayan nixon istifa etti.

üç yıllık kennedy dönemini beş yıllık johnson ve altı yıllık nixon izledi. ford seçilmeden başkanlık yapan ilk başkan oldu. nixon'un başkan yardımcılığından anayasa gereği başkan oldu ilk seçimi yitirdi. 1952'den 1976'ya gelişte sekiz yıllık cumhuriyeti başkanlık dönemini, sekiz yıllık demokrat başkanlar izledi. sonrasında sekiz yıl da cumhuriyetçi başkanlar sürdü. 1976'da seçilen demokrat başkan carter tek dönemlik başkan oldu. 1980'de demokrat başkan carter'i cumhuriyetçi başkan reagan izledi ve iki üst üste iki dönemini tamamladı. başkan reagan'ın anayasa değişikliğiyle üçüncü kez başkanlık yapmamasına karşın yeniden cumhuriyetçi başkan bush'un seçilmesiyle cumhuriyetçiler 1952 sonrası ilk kez oniki yıl ardışık başkanlık sürdürme başarısını kazandılar.

1992'de, başkan bush, carter'den sonra ilk ve son kez tek dönemlik başkan oldu. demokrat başkan clinton iki dönem üst üste seçildi. clinton da, nixon benzeri ikinci döneminde kişisel sorumsuzluktan başkanlıktan uzaklaşabilir buhranına neden oldu. nixon, siyasi olarak ve demokrasi ölçülerinde sorumsuzluk ve yalancılık yapmaktan başkanlıktan uzaklaştı. clinton ise, kişisel olarak özürlü görülse de başkanlık görevinde siyasi sorumsuzluk yapmadı sayıldı; dönemini tamamladı. clinton sonrasında, demokrat başkanlık yeniden cumhuriyetçi başkan ikinci bush oldu. birinci seçimi günlerce oy sayımlarıyla gerilimli başladı ve sonunda abd anayasa yargısı'nın çoğunluk kararıyla bush'un başkanlığı başladı. 2004'te cumhuriyetçi bush, 2000'den daha kolayca seçimi kazandı ve süresini tamamladı.

1929 sonrası en sorunlu iktisadi bunalımını 2008'de cumhuriyetçi başkan bush döneminde yaşayan abd'de 2008 seçimlerinde demokrat başkan obama tartışmasız kazandı. abd tarihinin en uzun süreli iki savaşını sürdüren cumhuriyetçi bush'tan sonrasında, savaşları sonlandırma amacında demokrat başkan obama, üst üste iki dönemini tamamlamak üzeredir.

1988'de üçüncü dönemi yakalayan cumhuriyetçi gelenek mi 2016'da demokratlar için gerçekleşecek; yoksa, clinton, bush, obama gelenekleri sürüp 2016'da demokrat başkan sonrası cumhuriyetçi başkan mı seçilecek?

ikisi de olabilir: demokrat başkan da seçilebilir; cumhuriyetçi başkan da olabilir. bu noktada, durup da şunu düşünmekte yarar vardır: abd'de seçimler oyundur, seçimi belirleyen halk çoğunluğu değil, "wall street"den gücünü alan "gölgedeki oligarşi" mi egemendir? bu yazının öznesi olarak "fesat"ın olabilirliğinden uzak yazacağımı belgelemek isterim. abd'deki fesatı bilenler düşünenler kendilerine göre değişmeden sürdüreceklerdir konumlarını. egemenlerin belirleyiciliğinin halka oylatma yoluyla ve halkın katılımıyla yaşandığı abd demokrasisi konusunda birinci ayrım bu noktadır: halkın egemenliği abd'de seçimlerin belirleyicisidir; mali sermayenin belirleyiciliğinden çok etkileyiciliğini düşünmek akıllısıdır.

5 mart 2016, college station, texas.