31 Ekim 2014 Cuma

chp yitirdi; türkiye kazanır mı?

emine ülker tarhan'ın siyasi yaşamı kısa soluklu yaşandı. 2013'te en yukarıya çıktığı gezi günlerinde chp'de durdurdular. cumhurbaşkanlığı seçiminde chp'nin aday seçimine tepkisi yerindeydi, yürekliydi. kolay bastırdılar. cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu'nu hedef alması ve hedef göstermesi de gerekenin dışavurumu oldu. chp'nin olağanüstü kurultay'ında istenen tartışmayı ateşleyecek gücü bulamadı. emine ülker tarhan, bugün de, chp dışını seçtiğini açıkladı:

<<
     "Emine Ülker Tarhan istifa etti"

     http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27494064.asp
>>

emine ülker tarhan'ın chp'den ayrılması chp için eksikliktir. ilk soru şudur: türkiye için bir kazanca dönebilir mi tarhan'ın chp'den ayrılığı?

chp içinde kendine dayanak bulamayan tarhan, türkiye'den siyasi destek bulabilir mi? kolay olmayacağını söylemek zorundayız. türkiye'de dörtlü siyasi yapılanmayla, dört parçalı karşıtlığı değiştirmek istemi vardır. tarhan'ın o istemin örgütlenmesine önderlik edecek siyasi deneyimi, türkiye'nin geleceğine ilişkin tasarımı yeterli midir? emine ülker tarhan, önemli siyasi kararını uygulamıştır. türkiye'de, tarhan odağında bir siyasilik yükselir mi? önyargılı evet demek zordur.

emine ülker tarhan'ın geçmişinde kısa süreli siyasiliğinden büyük beklentiler ve umutlar geliştirmek için verilerimiz yetersizdir. tarhan'ın siyasi olarak dört parçayı da karşına alan siyasilikte başarmayacağını söylemek de yanlış olur. tarhan'ın, bugünkü kararının gereği olan sonraki adımları izlemeye hazır olanlar vardır. tarhan beklentilere yanıt olabilir mi? bugün için izlemeye değer olarak düşünmeliyiz. tarhan'ın başarısızlığı sıradan olur ama, başarısı türkiye için olağanüstüdür.

31 ekim 2014, college station, texas.

19 Ekim 2014 Pazar

yanıtlanmayan sorular artarken.

günün pekçok süregiden olayları arasında, ikisinin, yarına da izleri olacak görünüyor:

<<
     "Dolmabahçe'de 10 saatlik toplantı"

      http://www.radikal.com.tr/politika/dolmabahcede_10_saatlik_toplanti-1219907

     "PYD: ABD ile 2 yıldır görüşüyoruz"

      http://t24.com.tr/haber/pyd-abd-ile-2-yildir-gorusuyoruz,274369
>>

"akil insanlar heyeti" 2013'ten kalma bir oluşumdur. heyet, 31 mayıs 2013'te saha çalışmalarının derlenmiş "rapor"unu sunacaklardı. bildiğimiz, 31 mayıs'ta "gezi"nin yaygınlaşmasının yaşandığıdır. sonrasında, "kendi gitti adı kaldı yâdigâr" diye anılırken, birdenbire, yeniden gündem oldu. birinci soru şudur: 1 haziran 2013'ten bugüne geçen sürede de çalışmalar sürüyor muydu? katılanların bunu sorgulamadan görev çağrısına uyumları nedir? bunlar güncelin sorularıdır. özdeki soru, başlangıçtaki soru yanıtlanmış değildir: bu akillerin temsil gücü nedir; kime karşı sorumludurlar? akp'yle uyumlu insanlar topluluğunun türkiye'de nasıl izlendiğiyle neyi etkileyebileceği konusu ise herkesin algısına göredir.

abd'nin pyd'yle olabilmesi önemli bir gelişmenin ilk izi midir; yoksa, bu iz, yeni açıklandığı gibi, uzun süreli bir tasarımın açığa vurulması mıdır?

türkiye abd ile ilişkilerde yakınlaşıyor mu; yoksa, ayrılık açılıyor mu? abd kendi tanımladığı türkiye'ye varmakta kararlı mıdır? türkiye, içeriden dışarıdan tanımlanabilir güçsüzlükte midir?

19 ekim 2014, college station, texas.

13 Ekim 2014 Pazartesi

bilmediğimiz açıkta.

ışid'le savaşta ortaklıklarda, kalıcılıktan önce, geçiciliklerde oyalanmaca sürüyor. abd çevresindeki birleşiklik kalıcı olabilir mi? birliktelikte eşitlik olmadığı baştan açık değil mi?

türkiye'nin ya da yürütme gücünün türkiye'deki abd üslerini kullandırmada yetkili olduğu açık. tbmm'den yetkilendirmede de oylandı. türkiye yetkilileri açıklamadan, obama, biden, kerry ya da hagel'den önce "susan rice" açık ediyor. abd'nin düştüğü ya da türkiye'nin düşürülmek istendiği nokta devlet geleneklerine uymuyor. birliktelikte eşitsizlik, dayatma ve uyumsuzluk olduğu her açıklamada daha açık oluyor.

bu arada, kobani'de yoğunlaşmış karşılıklı ateş beklenmedik biçimde odak değiştiriyor:

<<
     "Battle for Syria's Kobani intensifies; ISIS takes Iraq base"

     http://www.cnn.com/2014/10/13/world/meast/isis-threat/index.html?hpt=hp_t2
>>

büyük soru yanıtsız orta yerdedir: türkiye'yi suriye'nin içine çekmek isteyen "dost" güçler midir; yoksa, türkiye'nin suriye çöllerinde yanmasını isteyenler mi var? şu soruyu da açıkça sorabiliriz: türkiye savaşa girmekten kaçınıyor mu? ardından da, soru daha da karmaşıklaşıyor: türkiye'nin savaştan uzak kalmaktaki direnci kırılacak mı? somuta indirgersek: abd türkiye'yle birlikte olmak istiyor mu; yoksa, abd, bir noktadan sonra türkiye'yi de karşısına alacak mı?

bilen bilmeyen, uluorta konuşuyor, yazıyor, yayıyor. savaş istemeyenlerin savaşın içine düşeceğini ya da savaş isteyenlerin olmayacak yönlenmelerle savaştan kaçabileceğini düşünmekten uzak durmamak gerekir.

13 ekim 2014, college station, texas.

9 Ekim 2014 Perşembe

sokakların eylemi devlet kararına temel olmaz.

türkiye'ye doğrudan saldırı olmadan ya da dışarıdaki savaş durumu türkiye içine taşınmadan türkiye'den çözüm, koruma, saldırı olmayacağını biliyoruz. ışid'in de öyle yukarıdan bombalamayla sonlanmayacağını, abd/ab de, rusya da, türkiye de biliyor ve açıkça söylediler:

<<
     "Çavuşoğlu: Türkiye'den tek başına kara operasyonu beklemek gerçekçi değil"

      http://t24.com.tr/haber/cavusoglu-turkiyeden-tek-basina-kara-operasyonu-beklemek-gercekci-degil,273287

>>

ne olmalıdır diye akıl yürütürken, kendi aklının en doğru ya da tek doğru olduğu yinelemelerini durdurmak zordur. o zaman ne olur diye sormak daha da karmaşıklaşıyor. oysa tarih ve günceli somut olarak görmek yararlı bir yöntem olarak kendini dayatıyor.

abd ve rusya'nın cenevre-2'den uzlaşık çıkmadığını açıkta biliyoruz. tamamlayıcı bilgimiz de somut gerçekliktir: ukrayna ile ışid dayatmaları birbirini izledi. cenevre-2'den bu yana önemli bir değişim ise bağdat'taki geçici uzlaşımdır. bu arada, afganistan'daki geçici uzlaşım da, şimdilik, o yöreyi, ortadoğu karmaşasından uzaklaştırmıştır. abd'nin iran'la uzlaşımına ise günler sayılıyor diyebiliriz; 24 kasım'da uzlaşım olacaktır umutlanması gereksizdir. 24 kasım'da süre uzatma olursa olumludur diye alınabilir; olmuyor olmayacak denmesini düşündürücü veri yoktur ve açıkça karamsarlık olur.

şunu aklımızdan hiç uzak tutmayacağız: ışid suriye ırak sınırlarını ortadan kaldırırken suriye deö ırak da ışid'in karşısında duramadı. ışid, musul'dan kuzey'e yöneldiğinde de, abd desteği olmadan ortada peşmerge gücü kalmadı.

ışid'i abd, rusya, iran ve türkiye durduramıyor. bağdat ve şam ise yaşamak için abd ve rusya'sız olamıyor. erbil ise abd'siz olamıyor.

musul çevresiyle kobani çevresinde gelecekte kürt ve arap nüfuslarının birlikte yaşaması ortada kalktı. ayrıca orası kürt burası arap olsun da düşünülemez, birisi bağdat'ın çekim alanında, ötekisi de şam'ın.

türkiye'nin ben de varım demesi görülen/gösterilen tbmm yetkisinin anlamsızlığı açıktır. o yüzdendir ki 2 ekim 2014 oylaması, 1 mart 2003 oylamasının dengi değildir. 2 ekim'in en yakını "çekiç güc"e destek oylamaları ya da 20 mart 2003 oylaması benzeridir. eylemden çok eylemsizlik oylaması diye bilinecektir. bugün kılıçdaroğlu'nun 2 ekim'i yeniden tanımlayalım demesi abd/ab yanının beklediklerinin olmayacağına abd/ab yanlısı türkiye desteği olarak alınmalıdır.

<<
     "Kılıçdaroğlu: Kobane'nin kurtarılması ve IŞİD'in püskürtülmesiyle sınırlandırılan bir tezkereyi Maclis'e getirelim"

     http://t24.com.tr/haber/kilicdaroglu-kobane-eylemleri-hakkinda-konusuyor,273319
>>

rusya'nın dışişlerinden sorumlu lavrov'un, erdoğan'ın esad'ın yönetim dışı tutulması koşullandırma özlemine tepkisinin gereği nedir sorgulamasından çok söylenmiş olmasını unutmamalıyız. tamamlayıcı olarak da, esad'ın kobane'deki türkiye'nin dışarıdan varlığını savaş nedeni sayacağının söylenmişliği de orta yerdedir. esad ne yapabilir ki demeden, lavrov'un söylediklerinin gereğini yapamazlar ki akıllarına uzak durmak gerekir. soruna lavrov ve esad diye bakmaktan önce rusya ve suriye diye yaklaşmak akıllıcasıdır.

insanlık, katliam, kıyâmet ve halkların kardeşliği soyutluklarına dayanarak geliştirilen tepkilerin öfkesiyle duygulanmalarından önce somut gerçekliklerin aklına danışmak bugün de temel olmalıdır.

sokakların eylemciliğiyle devlet eylemlerini yönlendirmek olanaksızdır.

9 ekim 2014, college station, texas.

8 Ekim 2014 Çarşamba

türkiye'de içsavaş eşiğinde bilinenlerin yinelenmesi.

savaşın gerçekliğini yaşayanlar bilir. savaşın dışındakiler ise bir o yana, bir bu yana tutundum sanır.

cumhuriyet tarihinin son isyanı sokaklarda yaşanıyor. önceleri kırsalda yaşanmış isyanların sonlandırılması sürecinde sokaklarda yaşananlardan nereye varılır? demokrasi, özgürlük bir sonrası değildir; o çoktan geride kalmıştır bugün.

sokaklardan iktidara varılmadığını bilmeyenler bugünden yarına öğrenir mi?

kıyam oluyordu; oldu derken sokakları yangın yerine çeviren çözümsüzlükten sonra; şimdi de, ışid'e karşı tarihin en büyük zaferini kazandık sevinci mi olur? akıllar bunca mı karışık kimilerinde?

olanların sonunda, kendini gönüllü tbmm dışına atanların siyasi sorumsuzlığunu tarih unutmaz.

bu noktadan sonra "provokasyon"du, "oyuna" geldik açıklama mı olur? çok açıktır ki, tükeniş olmayacaktır ama, elli yılın kazanımının mirasyedi gibi tüketildiği ortadadır.

yaşananlar "iç savaş" değildir. bunu iyi bellemek gerekir. yaşananlar çözümsüzlük ve çaresizlik öfkesidir. öfkenin duygudan öteye akıllı davranışı getireceğini boşuna bekleyenler de vardır. ülkesine bunca yabancılaşmış; kendi gerçekliklerini ya da duygusal yanılsamalarını öfke diye sokaklarda yaşayanların yanlış yönlendirmeleri anlamaları da, kabullenmeleri de beklenmemelidir. yaşam bir biçimde süreceğinden: "deneyim" dedikleri yenilgiden yeni öfkelere yönelmeleri yeni yenilgilerden öteye sonlanma olur.

onca kargaşadan, arada unutulmaması gereken türkiye gerçekliklerini kıyıda tutmamız gerekir:

<<
     "Hüda-Par: Devletin olmadığı yerde vatandaş kendi önlemini alır"

     http://t24.com.tr/haber/huda-par-devletin-olmadigi-yerde-vatandas-kendi-onlemini-alir,273220
>>

"hüda-par"ın söylediği toplumsal gerçeklik midir bugün? devlet yokolmuş mudur? öfkeyle öyledir diyenler, devleti yaşadığında anlar varolduğunu yarın birgün. burası açık. benzeri biçimde, devletin yokluğunun getireceği doğa yasalarını da ırak'takiler, suriye'dekiler uzunca süredir yaşıyor; daha  da yaşayacakları ise ayrı sorundur. diyarbakır'da devletin yokluğunda yaşanacak içsavaş türkiye'nin gerçekliğine dönüşür mü? evet demek için öfkelilerden ve sorumsuzlardan olmak gerekir. devleti yoksayanların, yoksayacakların hangi duvara çarpacaklarını söylemek gereksizdir.

2013'te "çözüm" diye inandırıcılığı ve etkileyecilikleri olmayan "akiller"in, her anlamda, türdeş olmadıklarını biliyoruz. ortaklıkları tümden yoktu demek yanlış olur. ortaklıkları nelerdi? akp'yle olmaktan ve çözümde akp'nin önderliğini yeğledikleri tek ortaklıklarıydı. tarih önünde sorumludurlar. bugün akp'ye uzaklıkları, o gün akp'yle olabilirliği örtemez. ayrıca, tamamlayıcı ortaklıkları ise bugün de acıklı yaşanıyor: yetkileri de, güçleri de, görevlilikleri de kendileriyle kısıtlıydı. 31 mayıs 2013'ten bu yana danışılmaya değer bulunmayışlarını geriye gidip de değiştirmek zordur.

bugün ise, o günkü konumlarında bunları söylemiş olmanın yinelenmesine gerek yoktur. türkiye gerçekliğinden uzak olduklarını, güçlerinin kendileriyle kısıtlı olduğunu, eniyi birazı açığa vurmuş:

<<
     "Akil İnsanlardan "sağduyu" çağrısı"

      http://www.yenisafak.com.tr/gundem/akil-insanlardan-sagduyu-cagrisi-690928
>>

dün türkiye toplumunda karşılığı, temsil gücü olmayanların bugün söylediklerini kim dinler? kendi kendine çağrı kendilerini bağlar belki.

8 ekim 2014, college station, texas.

1 Ekim 2014 Çarşamba

evet demeyecek akpliler ya da mhpliler olur mu?

1 ekim'de tbmm'nin açılışı sonrası türkiye nerededir? tsk'nin sınırlardan taşması ve türkiye cumhuriyeti sınırları içinde askerlerin konuşlandırılması oylanacak. 1990'dan bu yana üçüncü kez türkiye'nin savaşçı konumu tartışılacaktır.

1990 yılında, türkiye cumhuriyeti'nin kurtuluş ve kuruluş felsefesiyle barışçı geleneklerine yabancı, kendince isyan etmek isteyen turgut özal özlediği gücü bulamamıştı. 1990 koşullarında, günün cumhurbaşkanı, yetkili tbmm'nin gücünü aşamadı. tartışma tbmm dışında yapıldı ve özal yenik çıktı. türkiye yüzlerce yıl birlikte yaşadıklarına silâhlı saldırıda abd/ab güçlerine destek olmadı.

2003'te durum değişikti. 1991'e göre tbmm'de abd/ab'yle olmaya yakın çoğunluk vardı ama, tayyip erdoğan tbmm'nin gücünü aşacak güçte değildi. tsk, abd/ab yanında savaşa katılmak için tbmm oylamasına uyacaklarını açıkladılar. akp ise, tsk'yi savaşa yönlendirecek güçte değildi. akp oylama sonucunu, bir yandan, türkiye'nin isteğine uyan demokrasi kazanımı olarak gösterirken; bir yandan da, tsk istemedi de savaşta destek güç değiliz görünümünü içte ve dışta kazanır göründü. tsk'ye saldırıları akp göğüslemedi; akp, tsk'yi türkiye'de denetlenemez ve denetlenmesi gereken güç olarak ortaya sundu. içte ve dışta, akp, tsk'yi denetler güç olma gücünü zorladı.

2014'te güçler dengesi değişiktir. tsk'nin savaş yanlısı olduğu söylenemez. akp ise, tbmm'de çoğunluktadır. bukez, akp, abd/ab'yle olmakta kendi gücüyle seçmesini yapacaktır:

<<
     "Davutoğlu'nun tezkere resti"

      http://www.radikal.com.tr/politika/davutoglundan_tezkere_resti-1216369
>>

tartışma ve oylama öncesi ne biliyoruz? erdoğan-davutoğlu, abd/ab'yle olunmasını istiyorlar; gerekçeleri, türkiye'nin güvenli geleceği. bahçeli, tbmm'de oylamada davutoğlu'nun beklentileri doğrultusunda evet diyeceklerini açıkladı. kılıçdaroğlu chp adına, demirtaş da hpd/bdp adına hayır diyeceklerini açıkladı.

oylamada ne olur? oylama öncesinden kaçınılmaz soru açıktır: akp'den ve mhp'den hayır diyenler olacak mıdır? chp ya da hdp/bdp adına evet diyeceklerin olmasının güncelde getirisi önemsizdir ama, akp'den, mhp'den olası hayır diyenlerin olması, türkiye için yeni olur ve beklenmediktir.

davutoğlu oylamayı etkilemek adına chp'yi hdp/bdp'yle birlikte ışid yanında göstermeye özenli görünüyor. daha da ötesine gidip, mhp'yle uzlaşık akp gücünü ışid'e karşıt konumlandırıyor. davutoğlu'nun gördüğü ve gösterdiği ikincildir. türkiye'nin, tbmm'de evet oyunun çokluğuyla gelecekteki güvenliği birincildir. oylamayı görelim daha iyi anlamlandirebileceğiz.

büyük soru ise yanıtlanamaz olarak kalacaktır: abd/ab türkiye evet mi desin, hayır mı desin istiyor? değişik de sorabiliriz: akp-mhp evet diyerek abd/ab'yle mi olmak istiyorlar ya da chp-hdp/bdp hayır diyerek abd/ab'nin karşısında durduklarını mı göstermek istiyorlar? oylamayla da bilemeyeceğiz ama, er ya da geç bileceğiz. oylama öncesinden bildiğimiz: türkiye'deki savaş yanlılarıyla barış özlemcileri savaşı gerilimi artacaktır. abd/ab'yi enaz ilgilendiren de türkiye'nin iç gerilimi ve karşıtlıklarıdır.

1 ekim 2014, college station, texas.