türkiye'nin akp sorunu olduğunu biliyoruz. türkiye'nin akp sorununu erdoğan'a indirgemek yanlış olur. doğrudur: türkiye'nin erdoğan sorunu vardır. türkiye'nin akp sorununu 2002'yle başlatanlar da vardır; 1946'yla, özellikle, 1950'yle başlatanlar da hep olmuştur. türkiye'nin akp sorununun kökenlerini 1946'ya, 1950'ye, 1960'a indirgemek "akademik" tartışmadır; siyasi olarak da, tarihsel olarak da yanlıştır.
ilhan kesici, türkiye'nin 1946'yla başlayan siyasi evreninden, 2002 akp'sinin bugün yaşadığı ve yaşattığı sorunlara önemli vurgular yapmış; düşündürücü değerlendirmeler katmış:
<<
"Bizde tek adam geleneği yoktur"
http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ahmet-hakan_131/bizde-tek-adam-gelenegi-yoktur_28169994
>>
akp'deki sorun ya da erdoğan'ın tekleşmesi günümüzde ortaya çıkmadı. erdoğan'ın tekilleşmesi sürecinin başlangıcını 2007 cumhurbaşkanlığı seçimiyle düşünmek yerinde olur. abdullah gül, o gün için. akp'nin işleyişinin öne çıkardığı cumhurbaşkanı adayı oldu. erdoğan ya da arınç'ın gül'ü durduramamasına akp olarak açıkta tartışma yaşanmadı. abdullah gül'ün erdoğan'ı tek başına bırakmasını o günde görmek gerekir. bülent arınç'ın erdoğan'ı, abdullah gül gücünde ve düzeyinde denetleyememesi ve dengeleyememesidir sonunda varılan tekilleşme. bülent arınç'ın denetim ve denge öğesi olarak çıkışlarında hep gerilemesi ya da yalnız kalmasıyla adım adım gelindi bugünkü erdoğan yalnızlığına.
türkiye'nin erdoğan sorununa: akp içinden mi; akp dışından mı durduracak güç oluşacak? türkiye'nin 2 haziran 2013'ten bu yana birincil sorusu budur. 2 haziran 2013'te, 31 mayıs 2013 gezi gösterilerine ve ayaklanma durumuna, erdoğan'ın uzlaşmazlığını açıklamasından bu yana gerilim tırmandı ve durmak bilmiyor. 2 haziran 2013 günü fas'a giden erdoğan'ın: fas'tan gül'e ve arınç'a söz yetiştirmesine akp'nin içinden sessiz kalınmasını erdoğan gücü olarak yaşadık.
erdoğan, günümüzde ya da daha doğru olarak, 2 haziran 2013'ten bu yana, gücünü kimle paylaşıyor bilinmiyor. 31 mayıs öncesi, abd gezisinde, beyaz saray'da ahmet davutoğlu ve hakan fidan'la olduğunu biliyoruz. cumhurbaşkanlığı seçimi sonunda ahmet davutoğlu'yla gündelik birlikteliği "pratik" olarak sonlandı. enson olarak da hakan fidan'ın görevinden ayrılmasıyla erdoğan o üçlüden de koptu ve yeni yalnızlığındadır.
erdoğan'ı denetleyecek ya da dengeleyecek güç 7 haziran'daki seçimlerle oluşur mu? ilhan kesici, chp ve mhp'ye uyarıcı öngörüler ve değerlendirmeler yapmış. ilhan kesici akp dışı olarak akp içinden katılacak denetleyici ve dengeleyici güçten sözetmemiş. ilhan kesici'nin o konuda da düşünceleri olduğunu düşünmeliyiz. "sen kim oluyorsun da!" kolaycı tepkiye uğramaktan kendini haklı olarak korumuş.
ilhan kesici'nin söylediklerinin saygınlığının olduğu siyasi çevrelerle, etkinliği olabilecek siyasi gelişmeler olabilir mi? ilhan kesici'nin söyledikleri 7 haziran yolunda değil ama, 7 haziran sonrasında daha yaygın söylenir olacaktır. 7 haziran sonrasında akp'nin bugünkü akp'den değişik olacağı açıktır. ilhan kesici'nin öne çıkardığı birincil akp değerlendirmesi söylediklerinin odağıdır: türkiye, akp'yle ne demokraside, ne partiler demokrasisinde, ne de adalet ve kalkınmada özgün ve ilerletici olmuştur. ilhan kesici adaletsizlikler konusuna değinmekten uzak durmuş. kalkınmada özgünlük ve özellik olmadığını öne çıkarmakla yetinmiş.
11 şubat 2015, college station, texas.