25 Kasım 2015 Çarşamba

rusya'ya yakınlaşırken uzaklaşacak mıyız?

akp'nin yenilenmiş ve evrilen bir parti olduğunu varsayan yok. ayrıca, akp'yi tek adam partisi sayanlar da çoğunluk. oysa, yokları var ya da varları yoksayacak akıl gelişmiş değil.

türkiye'de ve çevresinde her olayı değişmez [var/yok]sayımlarla değerlendirmek sıradanlığını sürdürüyor.

bir ara, "eksen kayıyor" ya da "şangay beşlisi" nereden çıktı; olurdu, olmazdı olağan sayıldı. pekçok öngörülerde olduğu gibi yeni gelişimlerle, abd/ab ekseninden uzaklaşamayacağımız yaşandı. ayrıca, uzun süredir, rusya'yla son yüzyılda gerilemek bilmeyen yaklaşımla gelişiyordu tükiye rusya ilişkileri. rusya'nın uçağını, sınırlarımızı kurallara aykırı olarak zorladığı gerekçesiyle zorla indirmemizden sonra, türkiye rusya ilişkileri ne olacaktır?

biraz geriye giderek göreceklerimizi atlayamayız. abd/ab birlik olarak, rusya'yı, ukrayna'daki rus kazanımlarına tepki olarak çember içine almak ve tutmak istiyordu. türkiye, görünürde doğal olarak rusya'nın çember içinde tutulması birlikteliğindeydi. rus uçağının düşürülmesi sonucu rusya'nın türkiye üzerinden çemberi yarması zorlaştı.

rusya'nın uçağının düşürülmesinden sonraki tepkilerde türkiye'nin içinde siyasi olarak parçalanmışlığının uzlaşmadığından öteye uzlaşır olmadığı da göründü. türkiye'nin tepkisini akp'ye indirgemekle ve akp'nin yönetiminin biçimlendiği varsayılan öngörülerle birleştirilerek, neredeyse, rusya türkiye'yi vurursa akp bitecek ve bitmeli sayanlar var. türkiye'nin akp'yle bitmesinden öteye akp'nin türkiye'yi bitirmeden akp'yi bitirecek her güçe destek verecek söylemlerin olması ürkütücüdür. türkiye'de, ulusallıktan uzaklaşmanın getirdiği ağır ve üzünç verici durumdur bu. gelinen bu noktadan yola çıkarak, esad uzantılarından öteye rusya uzantıları da türkiye'de güç olur mu?

düşündürücü olan da şudur: rusya'yla akp karşıtlığı yaptığını sananların bir varsayımı da, türkiye'nin abd/ab ile yönlendiğini düşündüklerini söyleyip abd/ab karşıtlığı yaptıklarını sanmalarıdır. yine abd/ab'nin akp'den çoktan caydığını ve akp'yi yoketme tasarımlarından dönülmezliğini öngörenlerin de benzer söylemlere katılanlar olduğunu atlayamayız. sonuçta, ne kalıyor geriye? akp gitsin de, o gitsin de, sonrası ne olursa olsun mu? akp ve o gidince türkiye'de siz mi olursunuz, biz mi oluruz diye düşünme o akıllarda çoktan yitti gitti.

akp, rusya'yla yakınlaşıyor muydu; yoksa, hiç de yakın olmadı mı diyeceğiz? ilk önce bu soruya yanıt aramamız gerekir. benzeri ve tamamlayıcı olarak da, şunu düşünmek gerekmez mi: abd/ab, akp'den uzaklaşıyor muydu ya da akp mi abd/ab'den uzaklaşıyordu?

rusya uçağının türkiye yanından düşürülmesi kendi başına yükümlülüğü zorlu bir eylemdir. tepkilerde, ulusalcı olan olmayan tepkilerin ilkelliği ise türkiye'nin yarınına ilişkin daha da zorlu günlerin öncesinde olduğumuzu gösteriyor.

türkiye'nin, abd/ab'den bağımsız ve abd/ab'yle uyumlu ya da rusya'yla karşıtlaşmadan bağımsız olabileceğini düşünmek akılları akp'de yok da, akp karşıtlarında var mı?

bu arada, akp yürütme gücü oluştu ve etkisi gölgede kaldı. akp'de çoklu bir uzlaşımla kurulan yürütme, akp'nin gücü müdür; yoksa, akp'nin güçsüzlüğünün ötelenmesi gereği midir kestirmek zordur. şunu söyleyebiliriz: akp'nin içinde karşıtlaşmaktan olabildiğince kaçınan parçalar ve parçacıklar yeniden birbirlerine zorunlu bir uyumu buldu. ne güne değin sorusunu, uzakta değildir diye yanıtlayamayız.

akp'nin tbmm'de okunan yeni yürütme programında iki ana konu var: birisi iktisadi düzelmeyle yeniden kalkınma; ikincisi de, başkanlıkla türkiye'ye nitelik değişimi. bu iki konu da, içeride dışarıda gerilimi ya da savaş durumunu kaldıramayacak hedefler değil midir? durduk yerde, akp rusya uçağını düşürdü varsayımı sallantıya düşmüyor mu? yarın rusya ve rusya'nın türkiye'deki uzantıları olmayacak gerilimlere neden olduklarında da akp gündemi saptırdı diye mi alınacaktır? içte ve dışta gerilimle anayasa nasıl değişir; iktisadi düzelme mi olur? biraz daha akıllı düşünmek ve tepkide sorumluluğa dünden çok gereksinim var türkiye'de.

sonuçta, türkiye'nin, abd/ab ile uyumluluğunu sürdürürken rusya'dan uzaklaşmadan olmasının sonuna mı gelinsin isteniyor?

25 kasım 2015, new york, ny.

4 Kasım 2015 Çarşamba

1 kasım'la başkanlık, anayasa, korku.

7 haziran'da başkanlık seçimi yapılmadı mı? 7 haziran akşamı ortak kanı neydi? "seni başkan yaptırmadık" sevinciyle "o başkan olmayacak" güveni ortalığı kaplamadı mı?

"başkanlık" geride kalmıştı ve bu seçimde enaz söylenen "başkanlık" olmadı mı? bunları yeniden anımsamanın yararı var mı; gereken bu mudur? gereği vardır ve dünden de gereklidir anımsamak. şunu gören, gösteren olmuyor: dün ya da açık deyişle 7 haziran'da yanılınan değerlendirmelerin başında geleni olan "başkanlık" olmadı denmesi benzeri, 1 kasım akşamı ilk değerlendirmelerimiz de neden yanlış ya da yanıltıcı olmasın? soru budur önce: nasıl oluyor da sürüleşme gerçekleniyor? nedir bu kendine güvenme yerine akp'den korku?

7 haziran'da zorla da olsa akp sarsılmıştı ve gerileme sürecine girebilirdi. 1 kasım'da ise gerilemeyi bırakalım, olmayacak yüzdeyle akp çoğalmasına ilk tepkiler nelerdi? hırsızlar, üretimimizi, değerlerimizi çaldıkları gibi oylarımızı da çaldılar. oysa soru şudur hep: ya düşündüğümüz gibi değilse; ya oylar çalınmadıysa? yanlış sorulara verilen yanıtlarla günümüzde de yanılıyor olabiliriz. bu bir. üç düşman çıktı 1 kasım akşamı ortaya: herzamanki gibi o, herzaman düşman devlet(hem de bahçeli olanı da eklenerek) ve nedense sonunda, hdp'ye yön verdiğini/vereceğini sananların geldikleri(yanıldıkları) pkk. bir de: "nakarat" olarak "chp"den olmazlanma/küçümseme ile istanbul sermayesi. ya bunlar yeni sürüleşme güdüleriyse?

seçim bitmiş ve nasıl bir akp'yle karşı karşıyayız diye düşünmeden biriktirdiğimiz taşları dökmekte/atmakta durmak dinlenmek yok.

davutoğlu, 1 kasım akşamı, "başkanlık" dedi; anayasa dedi. der; desin diyen yok. işte geldiler; işte sattılar; işte oldubitti. nasıl olur; olur mu? 2002'den bu yana olmayan ve ak sanıldıklarında olmamışı onca kirlenme ve arınma yaşamadıktan sonra nasıl yapabilirler sorgusu yok. anında, yaparlar, yapacaklar! yapamazlar, yapamayacaklar. nedenleri çoktur. gelen dört yılda nice dönüp dönüp değerlendireceğiz.

anayasa, geçerli ve yürürlükteki anayasayla değiştirilebilir. o söyledi; davutoğlu söyledi; ben biliyordum bunlar olacaktı; yanıldılar tepkileriyle korkularıyla olmaz. kolay mı; olabilir mi cumhuriyet'in niteliklerini, demokrasi içinde değiştirebilmek?

1969'da ap, yüzde 46,55 oyçokluğu ve tbmm çoğunluğu için gerekli 226'dan otuz milletvekili artıyla 256'ya varmış parti anayasa yapamadı. 1965'ten 1969 seçimlerine değin, süleyman demirel'in, ap'nin kalkınma dışında en büyük hedefi 1961 anayasası'nı değiştirmek idi. 1969 seçimlerinde oy istemi "anayasa değiştirmek" odağında gelişti. yürütmeyi kısıtlıyordu 1961 anayasası. 1960 ihtilâli neden yapılmıştı? çoğunluğu ve yürütmeyi kısıtlamak için. 1969 seçimlerinden anayasa değişikliği gücüne erişilemedi. 12 ekim 1969'da çoğunlukla seçim kazanmış ap'nin, 1970 şubat sonunda, bütçesi onaylanmadı; hem de ap oylarıyla. sonrası iki yıl süren kargaşa. 1971 muhtıra'sının getirisi ne oldu? anayasa değişimleri. nasıl oldu? tbmm'de, ap oylarıyla, chp oylarıyla ve tüm partilerin oylarıyla.

1 kasım seçimleri başkanlık getirir mi? önce tbmm oluşsun; yürütme belirlensin; tbmm'den güvenoyu alsın. o süreçte tartışma olur. bugün yapılan anlamsız bir sapmadır. nereden biliyoruz akp yürütmeyi oluşturmada tıkanmayacak? nereden çıkarıyoruz akp'nin tüm varlığıyla "başkanlık" istediğini?

önce tbmm oluşmalıdır ve akp içi dengeler nasıl oluşacaktır anlaşılmalıdır. sonra da: yürütme nasıl oluşacaktır? akp seçim sürecinde birarada tuttuklarına dışarıdan kattıklarına yürütmede ne verebilir? dengeleri nasıl koruyabilir?

anayasa değişikliği için akp'nin tümünün oylarından öteye chp'den de, mhp'den de, hdp'den de oy gerekecektir. nereden biliyoruz bunlardan biriyle olacak? akp, hem hdp'yle hem mhp'yle nasıl olabilir? olunabilseydi, 7 haziran yetiyordu. mhp'yle de olabilir; hdp'yle de olabilir ve çok açıktır ki chp'yle de olabilir ama, herbiriyle oluşacak anayasa değişik olur.

akp'nin tbmm'de tüm oylarını koruyabilmesi kimle olabileceğine bağlı olmayacak mı? akp, tümüyle de olabilir; hiçbiriyle de olmayabilir. dört parçanın dördünün de kendi içlerinde zayıflıklarını nasıl yoksayabiliriz? mhp'nin akp'yle olacağı gibi, akp'yle olmayacakları da açık değil mi? benzerini, hdp için de öngörmemiz gerekir. akp, başkanlık diye hdp'den aldığı oyların hdp'de yaratacağı parçalanma düzeyinde akp'de parçalanma olmayacağını neye dayanarak öngörüyoruz?

öyle görünüyor ki: siyaseti, benim istediğim olsun birlikteliklerini kurmaktan önce, benim korkularım gerçekleşecek öngörüsüzlüğüyle tepkiciliği, 1 kasım'la da sürüyor ve durmayacak.

"başkanlık" korkusu yayanları epeyi kuşkuyla izlemek gerekir. başkanlık istiyorlar diye tbmm'den başkanlık ve halkoylaması çıkar beklentisi hem erkendir; hem de temelleri güçsüzdür. tbmm'deki dört parça kendi birliklerini korusunlar önce. akp "başkanlık" isteyebilir ama, alamayacağı tek güç "başkanlık'tır. yaşayarak öğreneceğiz yine.

4 kasım 2015, college station, texas.

3 Kasım 2015 Salı

tepkilerin siyahı, beyazı...

1 kasım'da demokrasi devrimi beklemek güzel bir "hayal" idi. olmadı diye "sükût-u hayal" yaşamak anlaşılır durumdur. geçmelidir; geçecektir.

yine de, iki uçta olanlara katılmak büyük yanlıştır: birisi, ülkeyi terkediyorum; türkiye benim ülkem değil tepkisidir. kaçış insanlara özgüdür; anlaşılır. şunu da iyi biliyoruz: kaçışla birlikte düşlerini yaşayamazsın; daha da yıkılırsın. bu kara düşüncelere kapılanların yok düzeyde olması 1 kasım sonrasının ilk umududur. bir de teslim olanlar var. bana mı kaldı sizlerin yanında olmak yanlışı. karşıtının gücünü anlamak, güçlü olmanın ön koşuludur. güç de sürekli değildir. bugün yüzde 49 olarak gerçeklenmiş güç de yozlaşacaktır.

japonya'da "ldp(liberal democrat party)" kırk yılı aşkın kesintisiz iktidarını korudu. 1990'larla yozlaşan güç, o gün bugündür gücünü yenileyemiyor. çok açıktır ki, "ldp" yerine gelenler de sürekli olamıyor ve yeniden "ldp"ye dönülüyor. türkiye'de, 7 ocak 1946'da kurulan demokrat parti, güç yozlaşması yaşamaktan kurtulamadı. sürekli ve yeniden yeniden demokrat parti'ye dönüş özleniyor. 1950 sonrası demokrat parti bitmiştir ve sonrasında gelenler de yozlaşmaktan uzak kalamadılar; içeriden dışarıdan dağıldılar, dağıtıldılar.

türkiye'de bir türlü anlatılamayan ya da anlamaktan uzak kalınan da, akp'nin demokrat parti olmadığıdır. akp'nin, demokrat parti'nin, 1950'de özgürleştirdiği toplumsallıkların sonucu ve uzantısı olduğu açıktır ama, akp, demokrat parti değildir. akp dışından da, akp içinden demokrat parti çıkmadı, çıkmıyor. bu durumda istenen demokrat parti değildir. akp'den, akp öncesinden çok, akp sonrası partisi olmalıdır.

demokrasiyi yoksayan nitelemeler ya da küçültmelerle demokraside olmamaktan tepki duymak abartılı oluyor. önce yaşananı, seçimle katıldığımız düzeni önemsemek gerekiyor; seçimden seçime değil. daha da önemlisi benim gibilerin temizliğini aşmak gerekir. japonya'da ldp uzun süreli iktidardan düştüğünden bu yana "temiz" parti kuruluyor; yürümüyor; batıyor. yaşamlarının her ilişkisi temiz olmuş insanların siyasetten uzak durmaları anlaşılabilir ama, siyasette "birliktelikler kurmak" ilk adımsa, süreklilik de ardından gelenidir. demokrasilerde nicelik belirleyici oluyor.

siyaset iktidar olmak içindir. iktidar olanı kirli ve yalnız kendini temiz saymak siyaset değildir. temiz kalmak, temiz olmak insanın doğalıdır. iktidarla güç yozlaşması siyasetin zorunlu değil ama, ençok yaşanan sonucudur. iktidar yolunda temiz, iktidarda kirlenmek yozlaşma dediğimizdir.

gün, karşıtlarını kirli göstermekten önce, kendinin temiz olduğunu gösteremediğinin nedenlerini bulmaktır.

boşuna demediler ilk günden: yeni bir sayfa açıyoruz. akp yozlaşmıştı; güç budalası olmuştu. yeniden arınıp geldik gösterisinden güçlü çıktılar. ne güne değin temizliklerini koruyabilirler ya da hiç arınmadılar ki, anlatılması gereken zorlu bir uğraşı gerektiriyor. kısacası, ne karalar bağlanacak gündür ne de kaçış ve teslimiyet günüdür. gün, siyaseti yenilemek ve yeniden uğraş günüdür.

3 kasım 2015, college station, texas.

1 Kasım 2015 Pazar

ilk izlenimler belirleyicidir.

beklenen neden olmadı ya da olanlar neden oldu zamanla anlaşılacaktır. ilk izlenimler yarını da belirleyici olur çokluk.

7 haziran'da birkaç günlük sevincin sürdürülür olmadığı yaşandı. akp beklenenin çok üstünde oy oranıyla tbmm'de egemen olmayı başardı. 7 haziran sonrası biran için sessizleşen akp'nin, parçalanmadan, dağılmadan sürmesini açıklamakta yanıltıcı olmamak gerekir. 1 kasım'ın ilk sonuçlarıyla yaşanan tepkileri yarına yönelik değerlendirmekte iyimser olmak kolay değildir.

7 haziran'ın tek kazananı hdp idi. akp'nin büyüsü gitmişti. akp'nin yıpranmış kurucuları da, akp'yle siyasette yükselmiş olanlar da yenilgiye direndiler; teslim olmadılar. bugün akp kazanımı varsa onlar yarının akp'sidir. 1 kasım'la küçümsenen ve yoksayılan ahmet davutoğlu en öndedir. 7 haziran akşamı yenilgiyi yoksayan ahmet davutoğlu, akp benim demesiyle akp'de yükselişi getirdi diye düşünmeliyiz. siyasi olarak yenilgi anlarında gösterilen direncin getirisidir diye almalıyız davutoğlu seçmesini. davutoğlu'nun akp'yi sahiplenmeyle birlikte pkk üzerine yokedici, silâhsızlandırma siyasetinin de eklenmesini yoksayamayız. 7 haziran öncesinde açılımda akp'nin gösterdiği zayıflıkla uyuşmayan sertlik ve güç gösterisi akp'yi korumuştur.

bu noktadan sonra, akp'nin yeniden açılım diye tbmm dışında arayışlara yönelmesi, akp'yi yeniden küçültür. akp, 7 haziran sonrası siyasetiyle direndikçe, mhp'nin varoluşu geriler. akp'nin mhp tabanından daha alacağı oy vardır. akp'nin, mhp dışında, hdp'nin doğudaki oylarından da oy kazanımı olur mu? 1 kasım'da çok olmasa da olabilirliği yaşanmıştır. 1 kasım'la kazananın davutoğlu akp'si ile yitirenlerin mhp ve hdp olmasını anlamamakta direnenler, yarın daha da küçüleceklerini anlamakta zorlanacaklardır.

ya chp? chp 1965'le başlayan ve 1973-1977 evresinde doruğuna çıkan yenileşmesini, 1979'dan bu yana, zaman zaman küçülerek, korumuştur. parti yönetiminde en devingen olan chp, türkiye'nin geleceği konusundaki durağan ve değişene en tutucu parti olarak yol ayrımındadır. chp'de yeni yönetimi 1973-1977 programıyla sürdürmek olanaksızdır.

akp küçülerek değil de büyüyerek mi çatlar günümüzün ve türkiye'nin yarınının temel sorusudur. akp'yle değişmeyen türkiye'de, değişen akp'yle türkiye değişir mi? davutoğlu'nun akp'si akp'nin kuruluş sonrasıdır. kurucu akpliler geride kalmıştır. akp'yle siyasete başlamışların akp'si ne denli sürekli olur, nereye değin korunur eylemliliği 1 kasım'la başlayandır. akp'nin kurucu dönemindeki iç çatışmaları, akp içinde bastırmakta başarılı olan akp, yeni döneminde de, iç karşıtlıkları akp içinde uzlaştırmayı sürdürür mü?

mhp, hdp ve chp kendi içlerinde uğraşırken, akp de kendi içine düşmekten nasıl uzak kalabilir? türkiye'nin çevre koşulları değişmemiştir: ırak, suriye ve iran küreselde belirsizlikleriyle yerindedir. türkiye içinde 2007'den bu yana gelişen gerilim ve yasallığın gerilemesi, yeniden yasallığın ve anayasallığın egemen oluşuna dönüşür mü? bu soruların yanıtlarıyla yanıtlamayı siyasete uygulayanlar yarının türkiye'sinde olur. bu soruların demokrasi dışındaki arayışlarla çözümlenmesi günümüzde gündem dışıdır. doğrular açıktır; bakalım kimler, yanlışlarını sürdürmekten uzak kalamayacaklar?

1 kasım 2015, college station, texas.