25 Aralık 2016 Pazar

25 yıl sonrasında.

25 aralık 1991'i gününde yaşadık. bugünden önemliydi o gün. oysa, bugün o günü bilenler, o günü yaşayanlardan azdır. gelen yılda, 100. yılında, tarihteki izlerinin silinmesi hızlanmış anmalar olacaktır.

25 aralık 1991'i yaşayanların o günkü anıları çoktan siliktir. benim o günkü değerlendirmelerim kıyıda yazılıdır:

<<


From yurttas Wed Dec 25 21:01:28 1991
Received: by neuron.cs.tamu.edu (AA04077); Wed, 25 Dec 91 20:54:37 CST
Date: Wed, 25 Dec 91 20:54:37 CST
From: yurttas (salih yurttas)
Subject: "ekmek, baris ve ozgurluk" bayraginin rengi degisti.
Status: R

25 aralik 1991.

orak-cekicli bayragin rusya'dan kalkacagini bildim
diyen cikamaz. orak-cekicli bayragin oradan inmesini
isteyenler, o bayragin orada dalgalanmasini isteyenlerden
coktu. bu konuda kuskusu olani ciddiye almamak gerek.
tarihi, insanligi bilmiyor, anlamamis demektir.

bolsevikler'in kremlin'e orak-cekicli bayraklarini cekebilmek
icin degil de koruyabilmek icin kiydiklari rus insaninin 
ozverisini ve sabirini anlamak kolay olmasa gerek.

bolseviklerin iktidar programi cok yalindi. rus insani
icin istedikleri, tum insanligin tarih boyunca istedigiydi:
"ekmek, baris ve ozgurluk". 

bolseviklerin baris getirmesi zor olmadi. savasmayacagiz 
dediler. savastirmadilar uluslarini, hicbir ulusa karsi. 
icsavas'i bitirdik dediler ama bitiremediklerini 74 yil 
sonra yasadik. 74 yillik bolsevik iktidarinin saldiri 
savasi yaptigina tarih tanik olmadi. ikinci dunya savasi'nda 
savaskanliklari savunma ve direnme gucu tarihin uzun sure 
unutamayacagi anilarla doludur. ikinci dunya savasi'ndan 
yenik degil ama kendisini cevreleyenlerden korkan bir 
bolsevik iktidari vardi. o korkuyu asamadilar. hem 
kendilerine, hem de cevrelerine yasami kara ettiler. 
korkulariyla korkuttular. bu korkuyu asan iki yurekli 
onder cikti. once gorbacov, hemen ardindan yeltsin.

bolseviklerin ekmek'i bulmasi daha zor ve uzun oldu.
baristaki basarilarina denk ekmek ugrasi verdiler.
ekmegin taniminin degistigini anlayamadilar. ekmegi esit
dagitmada eksiklikleri, yanlisliklari oldugunu en iyi
sovyet halklari yasadi. ayricaliklilarin ekmek paylarinin
cok olmasi utanclaridir.

bolsevikler, ozgurlugu 1917'den sonraki uc dort yil disinda
hic yasamadilar, yasatmadilar. bilmediler. ozgurluk amaciyla
baslayip, ozgurlugun her acilimiyla gerilediler. ozgurluk 
bolsevikleri bitirdi.

bolsevikligi bitirenler kisisel duzeyde gorbacov ve
yeltsin oldu.

yeltsin'in amaci da, bolseviklerin kizil bayragi renginde
olmasa da, beyaz, mavi ve kirmizili bayrak bugun yeniden
"ekmek, baris ve ozgurluk" diye dalgalaniyor. bunlardan
birinin eksikligi o bayragin da rengini degistirir.

ozgurluk ve barisin ekmek getirmedigi gorulmemistir.
ekmek'in baris ve ozgurluk'e denk oldugunu kimse soyleyemez.

rusya'da ozgurluk ve baris oldugu surece ekmegi bulmalari,
cogaltmalari, paylasmalari zor olmayacak. bundan sonra
bunu gozleyecegiz.


salih.

>>

o gün yazarken doğrusu budur demedim. yazarken coşkulu değildim; kahır duyan biri de değildim. bugün yazarken de ne coşkuluyum ne de kahırlıyım. olduğum gibiyim.

bundan 25 yıl sonra bugünü de, o günü de anan olmaz. 1917'den elli yıl sonrasında, bolşevik devrimi sscb'de de, sscb dışında da çoktan sıradanlaşmıştı. 1917'den 74 yıl sonra da sessizce sonlandı. 1917'nin yüzüncü yılına varmayan devrim, uzunca süre, 1789'un bir sonrası, bir üst aşaması olarak algılanmıştı. uzunca süre de, tarihin her toplumsallığının kaçınılmaz durağı diye sayılmıştı. marksizmin bir sonrası diye bellenmişti 1917. marksizm'i emperyalizm aşamasında oluşturmanın açkısı lenin'in bolşevik örgütlenmesi ve devrimiydi. enazından lenin sonrasında algılanan oydu.

bilinen ve az söyleneni düşünmüştük hep: 1917'in kurucusu parti, yıkımının da hazırlayıcısı olmuştu. doğal ki, 1917 parti'yle ortaya çıkmadı. savaşın dağıttığı zorba çarlık yönetimine kararlı saldırı örgütleyen bolşevikler, iktidarı sürdürmekte kararlılıklarından çözülmediler. parti ve sscb örgütlülüğü yagınlaştıkça kitlelerin içine doğru değil, kitlelerin dışında, parti odağında yoğunlaştı. ayrıcalıklı egemenlerle, isyan gücüne kıyıcı kararlılıkla, tarihin bildiği, zoryönetimlerden biri sürüp gitti. yine de sscb'nin içinden yıkılabilirliğini öngörmek zor oldu.

sscb rusya'nındı ve rusya olmaktan ötesini zorla buldu. sonunda, 1990 mart'ında sscb'nin çok az yaşadığı özgürlükte, rusya da sscb'den ayrılmak istediğini duyurdu. sscb'yi içinden savunacak kalmamıştı. sscb'den ayrılmakta özgürleşenler birbir ayrılıklarını duyurdular ve sonunda 25 aralık 1991'de orak çekiçli bayrak, savunanı olmadan tarihten indirildi.

o gün olanları abd'nin kitle iletişimin yanıltması sayanlar oldu. olanı, olmamış sayanlar vardı. tarihin doğrusal ilerlemediğini biliyoruz; geriye doğru yaşanmadığı gerçekliğini unutmuyoruz.

sscb'nin neden yıkıldığı siyasi bir sorun değildir; somuttur, yaşanmış gerçekliktir. sscb, rusya idi ve rusya sscb'yi sonlandırdı. sscb, ne enternasyonaldi, ne de insanlığın bir sonrasının çözümüydü. sscb, özgürlük olmadığı sürece yaşadı ve özgürlükle son buldu.

25 aralık 2016, college station, texas.

26 Kasım 2016 Cumartesi

fidel castro sonsuzluğa gitti.

fidel castro bugünün devrimcisi değildi. dünde kalan devrimin önderiydi. geleceğin devrimlerinde castro'dan esinlenecekler olacaktır. castro'nun, 1 ocak 1959'daki zaferinin yinelenmesi castro'yla sonlanmıştı.

örneği olmayan, örneklenemeyecek bir ayaklanmanın iktidar oluşunun zorlu uğraşından geriye düşmemek için zoryönetime başvurmaktan da uzak kalmadı castro. abd'nin kıyılarında, abd'nin arka bahçesi saydığı latin amerika'da halka önderlik etmek isteyenlerin esin kaynağıydı; direnmenin simgesiydi. avrupa'da izlenen, saygıyla sevgiyle sözedilen castro'nun, latin amerika'daki saygınlığı, sevecenliği bir ve benzer değildi. castro, latin amerika için ne denli sıcak, sevecen idiyse; avrupa'da o denli yapay ve etkisizdi. asya'da, afrika'da etkisiz kalması castro'nun eksikliğ değil koşulların elverişsizliğiyle değişikliğindendi.

yerinde ve gününde zafere ulaşmış castro'nun eylemciliği latin amerka'da koşullar casro'nun özledği yönde gelişmese de kaynaklık etmekten eksilmeyecektir.

tarih yeniden yaşanmaz. castro yaşanmış tarihtir.

26 kasım 2016, new york, new york.

13 Kasım 2016 Pazar

abd'de seçim sonuçlarına tepkiler, beklentiler -- 2.

2016 seçimlerine tepkiler abd'de önceki seçimlerden güçlü oldu. sevinç yaşayanlar sessizdi. korkanlar ve korkutmakta kararlı olanlar sonuçlarla ortadadır. korkanlar ve korkutanlar da demokrat parti adaylarını oylayanlar olurken, korkunun odağı donald trump ve sözleridir. trump'ın sözlerinin uygulanmasından önce korkutmaca ilk tepkidir.

abd'nin büyük yerleşim merkezlerinin sokaklarında gösteriler olmasına tepkiler de ikilidir: özgürliktür, haklarıdır geleneksel liberal yaklaşımla sonuçlar benimsenmelidir, zaman tanınmalıdır tutucu anlayış.

2008'de demokrat başkan obama'nın seçilmesinde tepkiler sessizdi ve dışta taşkınlıklar yoktu. cumhuriyetçiler, meclislerde, çoğunluk olmayı temel alan direnme başlattılar ve 2010'la meclislerdeki cumhuriyetçi çoğunlukla obama'yı kısıtladılar.  2018'deki seçimlerde demokratların meclislerde çoğunluk olabilmeleri, 2010'da cumhuriyetçilerin olabilmelerinden zordur. daha da gerilere gidersek, cumhuriyetçilerin enson korkutucu kazanımı 1980 idi. o gün için demokratlar meclislerde reagan'ı denetlemekte başarılı oldular. 1982 seçimlerinde reagan, 1980'deki sözlerinin gereği siyasetlerin uygulanmasında yeterince inandırıcılık ve güç kazanamamıştı. sonrasında korku eksildi ve demokratlar da reagan siyasetinden ezildiler, gerilediler.

abd seçimlerinin ve siyasiliğinin bir değişmezi iki partililik ise ikincisi de yaşanan seçimin bir sonraki seçimi belirlemedeki etkisinin zayıflığıdır.

ilk günden sokaklara çıkanlar cumhuriyetçi karşıtlığından da öteye, demokratlara da karşıt olanlardır. sokakların kalıcılığı da, süreklileşmesi de demokratların katılımından çok, trump'ın söylediklerinden yapabilecekleri olacaktır. reagan'ın ilk iki yılı meclislerde tartışmayla yaşanmıştı. 1984'le demokratlar siyasetten gerilemekten öteye yokolmuşlardı. 1984'ten sonraki demokrat parti, 20. yüzyıl'daki etkin demokrat parti değildir. reagan'la bozulmuş, yönünü ilkelerden değil gündelikten ve reagan'ın yaptıklarını biz de daha insanca yaparız siyasetleridir. 1992'dek clinton başarısı cumhuriyetçileşmiş demokrat parti uygulamasıdır ve demokrat parti'yi fırsatçı, yönsüz bırakmıştır.

2008'deki demokrat obama kazanımı, bush'la savaşçı ve yayılmacı dışarıya taşmanın mali yüklerine korkuya tepkidir. oysa, 2008'le ençok sevinenleri temel alırsak: 2008'in en yaygın açıklamları/değerlendirmeleri abd'de değişen toplumsallığın eski, geleneksel, amerikancı siyasetleri geride bıraktığı olmuştu.

hillary clinton'un, bir türlü, bir ilkeye tutunamaması biliniyordu ama, "kişilikle" açıklandı hep. 2016 aday seçimleri süresince ve başkanlık seçimi öncesinde bilinen clinton'un ne yönden ne yana olacağı bilinmezliği clinton hesapçılığıyla "muktedir" olmaya tutkunluğu ve ikiyüzlülük olarak algılandı öyle olduğu biliniyordu da, nedendir diye sorgulamanın yanıtı bulunamadı. bill clinton'un yozlaştırdığı ilkesizlikle, obama'nın yetersiz edilginliği arasındaki gelgitler hillary clinton'un aşamadıkları oldu. demokratlar'ın, reagan'la biten ve cumhuriyetçilerin siyasi tepkilerinden tükenen, oluşamayan, yeniden demokrat parti ilkeselliğini tanımlayacak güçte değildi hillary clinton.

2016 seçimlerinin en şaşırtıcı olgusu trump değildir; reagan'la öncesi yaşanmıştı ve reagan'ın başarısı söylediklerini yapmaktan çok demokrat parti'yi dağıtması olmuştu. 2016 seçimlerinin en önemli olgusu bernie sanders'ın topladığı kalabalıklardır. cumhuriyetçi yandan ron paul gibi demokratlardan bernie sanders, reagan'ın altüst ettiği abd siyasallığını yeniden tanımlamaya elverişli aday çıkmadı. ron paul da, bernie sanders de siyasette geç kalmış siyasetçiler olduklarından çekicilikleri kısıtlı oldu.

abd'nin siyasi geleneğinde, bugünden sonrasını belirlemekte ençok etkisi olabilecek iki siyasi vardır: ron paul ve bernie sanders. abd'de obama'nın ne yapamadığı, clintonların neden sevilmediklerinden çok ron paul'un, bernie sanders'in öngördüklerinin sınıfsal, toplumsal temellerinin olmazlıklarıyla nasıl olabilirlikleri ortadan kalkmayacaktır. siyasete ron paul'la girenlerden ya da tam karşıtı yönden bernie sanders'le siyasette yeralanlardan yeni önderler, yeni bileşimler ve yenilenmiş siyasetler oluşacaktır.

trump korkusunun yerini ne alır bilemeyiz. abd'nin geleceğinde trump korkusu ve beklentiler değil trump uygulamalarının yetersizlikleriyle tepkiler belirleyici olacaktır.

13 kasım 2016, college station, texas.

9 Kasım 2016 Çarşamba

abd'de seçim sonuçları değişkenliğini korudu -- 1.

8 kasım ve abd seçimleri, bir anlamda geride kaldı. ilk sonuç, enazda beklenendi. hem yürütmede, hem de yasamada cumhuriyetçiler kazandı. bu sonuç yanıltıcıdır. her eyalette, her seçim bölgesinde adayları birbirinden ayıran sonuç, genellikle, yüzde beştir. bu noktada iki önemli sonucu kıyıda tutmak gerekir: cumhuriyetçiler deyince, trump''ın yönetiminde, onun  yönlendirmesinde yürütmede ve yasamada uyumlu birliktelik yoktur; olmayacaktır da. trump'ın yürütmesi, cumhuriyetçi yasama üyeleri senatörle temsilcilerin denetiminde ve çoğunluk da yönlendirmesinde olacaktır.  abd'de seçimler yüzde onun gelgitlerinde sürmektedir ve partiler gevşek dokudur.

8 kasım seçimleri de ikili siyaset karşıtlığını korudu: cumhuriyetçiler kalıcı güce yükselmedi; demokratlar yokolacak gidecek değildir.

2016 seçimlerinin düşündürücü ilk sonucu katılımın, 2000'lerle artışına aykırı gerilemesidir. bunun açıklaması açıktır: seçimlerden korku da güven de aşınmıştır. abd'de kurumsallaşma ve siyasi gelenek durağanlaşmıştır. seçimle değişime inanç yıpranmıştır. cumhuriyetçiler, 1980'lerden bu yana, siyasetten uzaklaşmayı washington'un ve kurulu düzenin yozlaşmasıyla denkleştirmektedir; washington'u düzeltme diye karşılığı olmayan boş bir yeldeğirmenine saldırmayı temel almıştır. demokratlar da, özellikle bill clinton ve barack obama ile benzeri hedefe saldırarark başarılı oldu sayılmıştır.

kaliforniya'dan gelen reagan da, teksas'tan gelen george w. bush da, şimdi de new york'tan donald trump washington dışından washington'u düzeltmeye seçilmiştir. gelen 4 yıl için ve belki de 8 yıl için ilk öngörümüz şu olacaktır: trump da washington'u değiştiremez ve washington'da trump da eriyecektir. bunu temellendirmek zor değildir: birincisi tarihsel olarak yaşanmışlık açıktır; ikincisi de, washington güçlüdür ve washington'un sarsılması abd'nin yıkımı olur.

"popüler" ve "ezberci" yaklaşımlar yaygındır, çekicidir ama, ne geçerlidir, ne de gerçekçidir.

abd'nin toplumsallığında ve doğal olarak siyasiliğinde sarsıntıların yaşandığı açıktır. abd'nin güçsüzleştiğini de, gerilediğini de, yıkılacağını da öngörmek yanıltıcıdır.

abd seçimlerinin beklenen ve geleceği enaz öngörülen sonucu açıktı: demokratlar'da "safkan" düzeni değiştirme özleminden öteye tutkusunda olan yeni nesilin "düzen" dışına taşma eğilimidir. cumhuriyetçiler yanında: değişen abd'yi değiştirme kararlılığını seçim sonuçlarıyla olabilir sanan dağınık, örgütsüz trump kitleselliğidir. cumhuriyetçilerin trump'la kabaran kitleselliğinin karşısında, hillary clinton'un kazanamamasında etkili olan bernie sanders'le yanıltıcı bir umutlanma kazanmış kitleselliği kim ve nasıl örgütleyebilir? bu dağınık kitlesellikler tartışmadan öteye karşıtlaşırlar mı?

cumhuriyetçiler, seçim sonuçlarıyla sekiz yıldır uzak kaldıkları yürütme gücünü kazanmışlardır. 2008'de demokrat obama'nın kazanmasıyla obama'yı yürütmede zayıf kılmada kararlı direnç göstermede başarılı olunmuştur. obama, abd'yi değiştirememiştir. obma değiştirmeyi içtenlikle istedi ve değişim uğrunda kararlı ve duraklamaksızın çalıştı. cumhuriyetçiler 1990'larla yükselen yasama gücündeki etkinlikleriyle obama'yı kuşatmada gerilemediler.

2016 seçimleriyle, geçici olarak, cumhuriyetçiler, içlerinde uzlaşımı güçlendirmeye ve korumaya özenli olacaklardır. demokratlar ise, seçim yolunda, uzlaşık görünümlerinden kopacaklar ve yeniden uzlaşımları nasıl ve nerede olur bilinmezdir.

9 kasım 2016, college station, texas.

11 Ekim 2016 Salı

attilâ ilhan'ın anısına...

yıllar yıllara ekleniyor...


fotoğraf - salih yurttaş.



"zincirleme rubaîler"de evrenin sonsuzluğunda yerimizi şiirleştirmişti:

uğultulu loşluklarından şimşekli çatlamalar gelir
yaz yağmuru sanırsın birkaç sonbahar gelir
öyle gezegenler savrulur ki imgeleminde
uzay avcunda küçülür evren sana dar gelir

zincirlemesine üç rubaî ile evrenin dar çerçevesini genişletme uğraşından kalan izlerinden:

1

düşünceli sevda çiçekleri hangi uzak ölülerin
dudaklarıyla uzattıkları
              buğulu camlar gibi serin
ölümlü insanın ölümsüzlüğü derinliğinde yatan
hayyâm'dan nâzım hikmet'e
              yazılmış bütün rubaîlerin


2

bitirmek elbette zor bir şarkıyı başlamaktan
gönüllerde akşam olur mum biter sulanır kan
simsiyah yokluk bulutları çöktü mi salkım salkım
gelecek kuşaklara yansımasıyla avunur insan


3

çıktım uzay kapılarından o gece evrene baktım
her yıldız başlıbaşına sonsuzluktu
ben ufacıktım
kımıldadıkça nasreddin-i tûsî'nin mezarlıklarında
sisli tülbentleriyle serviler
doydum ölüme
               yeniden dünyaya acıktım

. . .


attilâ ilhan, tutuklunun günlüğü, bilgi yayınevi, birinci baskı 1973, ankara.


11 ekim 2016, college station, texas.

5 Mayıs 2016 Perşembe

uzar beklentisi geride kaldı/ abd seçim yolunda -- 4.

abd'de 2016 başkanlık aday seçimleri yakın tarihte yaşananlarla benzerliği enazda gelişti, sürüyor. başlangıçta demokrat başkan adayı hillary clinton, bu noktada, aday olmanın güvencesini kazanacak öngörüsü yaygından öteye egemendi. evet hillary clinton demokrat başkan adayı olacaktır ama, bunca zorlanması nedendir? cumhuriyetçi parti'de ise aday yoklamalarında oy verenlerin dışında beklenen donald trump'un kazanamayacağı idi. cumhuriyetçi parti'de donald trump'ın adaylığına direncin götürüsü ne olur?

görünen odur ki: demokrasi dışı bir olağanüstülük yaşanmazsa demokratlar hillary clinton ile obama'yı sürdürmeyi oylayacaklardır; cumhuriyetçiler de donald trump ile obama'nın yaptığı sanılanları geriye döndürmeyi oylayacaklardır.

clinton ve trump karşıtlığında seçimde oylama nasıl sonuçlanır? şunu söylemek zor değildir: hillary clinton adaylığını istemeyenler trump da gelmesin diye oylarken; trump adaylığını istemeyenler de clinton gelmesin diye oylayacaklardır. daha açık söylersek: clinton ve trump başkan olsun diye oyverenler azlıktır. seçim sürecinde yazdıklarıma yeniden dönersek: abd'de değişim durmuştur. obama'nın seçilmesindeki umut olan "değişim" obama yönetimiyle de olmamıştır. abd'de, özellikle, carter ve reagan günlerinden bu yana yaşanan yanılgıları giderecek bir başkan adayı yoktur. trump da, clinton da değişimden çok, olanı sürdürmeden öteye başkanlık gücüne erişemez.

abd'de içe dönüş 1989 sonrasının en belirgin özelliğidir. oysa, körfez savaşları, afganistan ve ortadoğu saldırılarıyla korkulan "yayılmacılık" sürdürülebilir değildi ve sürdürülememiştir. bu gerçekliği clinton da, trump da başkan olarak değiştiremez. abd'de dışta yayılmacılık uçlarına varmış durumdadır ve geriye çekilme de sonrasında dayatacaktır. abd yurttaşlarının birincil ve değişmeyen davranışı: önce içte ve hep içte olmaktır. abd, kendini savaşların içinde bulması, yetersiz başkanlarla, yürütmenin seçim dışında yurttaşların baskısını yoksaymasındandır.

clinton ve trump adaylıklarının anlamlandırılmasında önemli olanı şudur: abd'de başkanlık gücü meclislerle, yargıyla ve seçmen yurttaşlarca kısıtlanmıştır. başkanlık kurumu, abd'de değişimin ve gücün ne odağıdır ne de sürdürücüsüdür. ardı ardına, özellikleri yetersizlik olarak açıklanacak başkan adaylarını ve başkanlık kazananları nasıl anlamlandırmalıyız? abd'de meclislerin ve yerelliklerin anayasallıkta gücün bir parçası değil gücün kendisi olmasını gözleyerek anlamak gerekir. abd'de güçlerin ayrımı, geleneksel ve sıradan, yürütme, yasama ve yargı olarak ayrılmanın ötesindedir. abd, güçler ayrımından çok, güçlerin çok parçalılığıyla sürmektedir.

abd'nin çok parçalılığı uzunca süre abd'yi yükselten ve ilerleten olmuştu. bir süre daha duraklama sürecinde bu durumda değişim beklememek gerekir. sonunda, yeniden güçlerin birleşimine dönüleceğini ise hiç beklememek gerekir. abd'de çok parçalılığın değişmesi de zordur. abd, uzunca süredir siyasi ve toplumsal kararlılıktadır. abd'de, her seçimde, "değişim" diye ortalığı yönlendirenlerin, değişimde yetersiz kalışlarına öfke yaygındır. clinton da, trump da öfkeli abd toplumunu yatıştırıcı, yumuşatıcı ve birleştirici olamayacaktır. abd'de korumacılık değişimin öncesinde ve üstündedir.

trump için de clinton için de 8 kasım yolunda ve seçim sonrasında abd'yi uzlaştırmak yanıltıcı özlemdir. clinton da, trump da başkan adaylığı sürecinde, kendi partilerini birleştirici olamamaları başkanlıkla abd toplumunda da birleştiricilikte başarılı olamayacaklarının ilk göstergesidir.

cumhuriyetçiler için de, demokratlar için de son aday yoklamalarının gerçekleneceği 7 haziran ve ötesinin de başkan adaylığını belirlemeyeceği, ilk günden beklenen oldu. oysa, geç de olsa, güçlükle de olsa başkan adayları ortaya çıktı: trump'a karşı clinton.

5 mayıs 2016, college station, texas.

4 Mayıs 2016 Çarşamba

demokrasi ve anayasallık yoksayıldıkça.

türkiye'de demokrasinin akp için araç olduğu yeni bir durum değil. 2002'den bu yana akp, sürekli, demokrasiyi kendine göre yaşıyor. akp, 2002'den 2016'ya yürürken demokrasiyi yoksaymada güç gösterisini yaşattıkça demokrasi yürüdü sanıyor. türkiye'de, 2002'de akp'yle başlayanın öncesinde yaşanmış demokrasiyi sonlandırmaya yönelik oluşunda ortaklık büyüyor. akp, devletin onlar için olduğunu ve akp'yi oylayanların ulus olduğunu varsayıyor. evet, akp türkiye'dir ama, türkiye akp'den çoktur. akp, birgün, türkiye'de ulusun ve devletin akp'den öteye olduğunu bilecektir.

akp'de başkanın, akp'nin genel başkanını atamaya indirgediğini, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi süreci sonlandığında yaşamıştık. yine de, yürürlükteki anayasa ile akp'nin de bağımlı ve sorumlu olduğu partiler yasası yürümüştü.

ahmet davutoğlu'nun geldiği noktaya davutoğlu gücüyle gelmediği ilk günden söylendi ve söylenegeldi. bugün, sonunda, onun oraya nasıl geldiği anımsatılınca adım atabilecek gücü kalmamıştı.

türkiye'de anayasallık yürürlükte olsa da, anayasal buhranda dur durak yaşanmadığının bir yeni adımı atıldı. davutoğlu tarihsel olarak önemli bir fırsatı daha kullanamadan kendisni küçültenleri, yoksayanları doğruladı. akp'nin tbmm'de çoğunluk olduğunu ve akp'nin başkanlığının davutoğlu'nun istemine göre biçimleneceğini söyleyemedi. davutoğlu bitti. davutoğlu, kendince, akp'yi kurtarma uğruna özverili davrandı. oysa, davutoğlu'nun bu varsayımına akp içinden de destek çıkacakların olmadığını biliyordu. akp'nin akp başkanlığının yönetiminde olmadığı anayasa'dan kaynaklanmayan başkanlık gücü kullananın sonsözü söylediği yaşandı. parti benim diyemeyen davutoğlu parti benim diyenin gücüne boyun eğdi.

sorun davutoğlu değildir ya da neden ve nasıl buraya gelindiği de geride kalmıştır. temel soru ve sorun: davutoğlu sonrasının nasıl oluşacağı ve akp'de yansımasının ne olacağıdır.

akp'nin, 2012 sonunda suriye'ye sınırötesine taşmayacağını açıkça sezinletmesinden bu yana, akp gerilemededir. davutoğlu'nun yetersizliği ve kolayca teslim oluşu, henüz, akp'de yıkımı getirecektir öngörüsü için yeterli veri değildir. akp artık devlet içinde devlet görünümündedir. akp'nin karşıt ve düşman bellediği/gösterdiği ve siyasi gündelikte "paralel" diye tanımlanmış etkinlik benzeri, görünürdeki akp ile görünmez akp olduğunu söyleyebiliriz. uzun süre akp kurucu ve yönlendirici çekirdeği diye bildiklerimiz birer ikişer yürüyüşte geride kalmışlar ve yetkilerini yitirmişlerdir. arada, sonradan katılanların da elnmesi olmuştu ama, davutoğlu'nun elenmesi öncekilerden önemlidir.

davutoğlu, akp'nin kısa zamanda yaşanacak olağanüstü genel kurul toplantısında akp başkanlığına aday olmaması davutoğlu'nun bitişi olacaktır; daha da önemlisi, genel kurul toplantısının göstermelik oluşu sıradanlaşacaktır. akp'de davutoğlu sonrası parti başkanlığı ve akp'nin parti oluşu ortadan kalkmış olacaktır. bunu gerçekleyen güç kazanmış sayılabilir ama, bu kazanımın getirisi beklenen olmayacaktır.

akp içinde akp'yi süreklileştiren değil, akp'de kendi gücünü süreklileştirmeyi yeğleyen gücün güçsüzleşme sürecinde yeni bir duraktayız. akp içinden akp'yi sorgulayan güç çıkmasının önü tıkandıkça akp'yi akp dışından yıkıcı güç oluşacaktır. akp, içinde demokrasiyi sonlandırabilir ama, türkiye'de demokrasiyi sonlandırma gücüne erişemez.

akp'de yaşayamayanlar akp dışında yaşayabilirler mi? birazı yaşayabilir ama, önder ve yürütme gücünü bulamazlar. akp içinde demokrasi yaşamayanlar akp dışında demokrasiye katılamaz ve onların dışında demokrasiyi yürütecekler boşluğu doldurur. gidiş bu yöndedir. akp değiştikçe güçsüzleşmektedir ve başkanlık diye bir gücün yasallığı olmadan uygulaması geriye tepecektir.

akp, 2013'te gezi'de yenildi. akp, 7 haziran'da yenildi. bugün davutoğlu yenilgisinden öteye, gezi'den ve 7 haziran'dan güçlü bir yenilgi yaşadı akp. akp, 2002'nin akp'si değildi 2014'den bu yana; bugün noktalananla 2002'nin bitmişliğine 2014'ün bitişi de eklendi.

akp karşıtları için sevinecekleri bir durum yoktur. akp içinde davutoğlu'nun elenmesinde akp karşıtlarının doğrudan etkileri olmamıştır. akp'nin demokrasiye ve türkiye'ye kapalı işleyişinin bu yeni gösterisinden akp karşıtlarının kazancı olmayacaktır. ayrıca, akp'de olası karşıtlaşmadan da yararlanamazlar. akp karşıtları da kendi içlerindeki ayrılıkları bastırmada güç kazandıklarını sanabilirler ve uygulamaları da o yönde gelişecektir.

türkiye'de 2013'te gezi'de sarsılan "kararlılık" görünümü, sonlanması uzasa da, sonlanacaktır. gezi'den türkiye'de yeni siyaset çıkmayacağı anında anlaşılmıştı. eski siyasetin de kararlılığı dağıtıp yoketmesi zorlu gelişiyor.

4 mayıs 2016, college station, texas.

5 Nisan 2016 Salı

adaylar eksilmiyor, partiler çatlama eşiğini zorluyor / abd seçim yolunda -- 3.

demokratlar'da ikiye inen adaylar, 8 mart'ta, 15 mart'ta ya da 31 mart'ta tekile inmeyen adaylık, nisan ayı'nda tek aday olur mu? cumhuriyetçiler'de başkan adayı umutlarını sürdüren son üç adaydan hangisi temmuz öncesinden çekilir? şimdilik tek bilebildiğimizi sandığımız: 2016 seçimleri de iki partili iki aday karşıtlığında olacaktır görünümüdür. üçüncü parti olasılığı, 2016 için de olmayacaktır diye güvenle söylerken, bağımsız üçüncü aday olmayacaktır demek için, biraz daha beklemek gerekecektir.

2016'da da iki partili işleyebilecek abd demokrasisinin, yüzyılı aşkın geleneğinde arada sapmalar oldu ama yeni gelenek oluşmadı. sonunda, 2016 seçimleriyle o çatlama da olur mu? 2016 seçimlerinin pekçok önemi dışında, bir belirleyici özelliği de, iki partili düzenin parçalanması olabilir.

partilerin ikiliğinden çokluluğuna geçiş, abd'de, kaçınılmazdır da, zorunluluktur da denemez. 2016 seçim süreci uzun süredir geliyorum diyen parçalanmanın son oluşumudur. abd'de uzun süredir korunmuş iki parçalı ve herbirinin içinde yaşayan çokluluk artık birbirinden kopmuş çokluluğa dönüşür mü? abd demokrasisi, 2016 sorununu iki partili olarak yaşayıp, sonrasında da iki partili sürdürülebilir mi?

2016 seçimleri sürecinde: cumhuriyetçiler de, demokratlar da "parti işleyişine" tepkisellikte birbirine benzediler. bu durum, genellikle, bir partide olandır. iki partide benzer anda oluşması yeni bir olgudur. gerisi gelir mi; ya da parçalanma ikisinde de mi olur bugünden ancak öngörülendir. parçalanma olmadan, demokraside ne getirir ne götürür değerlendirmesi için yeterli verilerimiz vardır diyemeyiz.

demokratlara ve cumhuriyetçilere bugün için baktığımızda ne görüyoruz? geleneksel "fesat kuramları" ya da "fesat öngörülerine" göre demokrat başkan adayı hillary clinton'un başkan olmasına göre bir "tasarım" düşünülebilir. "fesat" var mıdır ya da belirleyici midir konusunu kıyıda tutalım ve yoktur, olmaz demeyi saklıda koruyalım. 2016 seçimleri süreci olağan işlerse, geleneksel akıl egemense, demokratlarda clinton ve cumhuriyetçilerde trump'ın aday olması yakındır denebilir. clinton ile bush karşıtlaşması başlamadan clinton kazanır; trump yenilir de denebilir. oysa, abd iki partili demokrasi gelenekleri çatlamak üzeredir aşamasında geleneklerin geçersizliğini düşünmekte yarar vardır.

abd demokrasi geleneği süregidiyor olsaydı beklenen neydi? demokrat clinton ile cumhuriyetçi bush aday olacaklardı. clinton, 1990'lardan demokratlar içinden eksilmeyen bill clinton olumluluğunu gerilimle azaltıcı bir aday olacaktı. bush ise, baba bush'un cumhuriyetçileri dağıtan kardeş bush'un cumhuriyetçilerin saygınlığınıu azaltıcı gücüne yeniden birleştirici ve saygınlık kazandırabilecek aday olacaktı. bu olmadı. 2016 seçimlerinin ilk yaşanan olgusu: bush adının belki de tümden sonlanması oldu.

trump'ın ortaya çıkışı clinton için, bush'u yoketme işlevi olarak yürüdü. trump, bush'u adaylıktan sürerken, aradan yeni aday çıkması da önlendi ve trump önde kaldı. bush'u yenen güç büyük güç olarak ortadadır. baba bush'la başlayan cumhuriyetçileri reagan sapmasından arındırma işleminde bush sapması arınma yolundadır. cumhuriyetçilerde bölünme ve parçalanma budur. reagan ile bush sekiz yıl birlikte oldular ve reagan cumhuriyetçileri reagan sonrası hep bastırıldı. bush'un adaylıktan çekilmesiyle 1980 öncesi reagan ile 1980-1988 arası reagan geleneği orta yerdedir. trump, reagan'ın yürütemediği korkulu düşünün sürdürücüsü iken, ted cruz ile john kasic yürütülmüş reagan siyasetlerinin izleri konumundadır. cruz, abd içselinin reagan'ı iken, kasic reagan dışsalına yakındır. sonuçta, üç aday da, reagan'ın 2016'ya uyarlanmışından çok, bush'ların reagan'dan sapamasına tepkinin ortaya getirdikleridir.

demokratlarda ne oluyor? bill clinton geleneksel demokratların roosevelt, truman ve johnson geleneğinin kennedy kısa aralığına özenmeyle yozlaştırılması siyasetlerinin başkanıydı. bill clinton, demokratlar içine sızmış güç tutkunu, demokrat geleneğinin saptırıcısı olmuştu. bill clinton'la, demokratların cumhuriyetçilerle tepki gösterilen "refah devleti" özlem ve uygulamaları sonlandırılmıştı; demokrat parti'nin geleneksel "refah" ve "adaletli bölüşüm" yanlıları geriletilmişti.

arada 2008'de, yokyerden gelen barack obama'nın, hillary clinton'u adaylıktan etmesi günümüzde trump'un bush'a cumhuriyetçi parti tabanı tepkisi olgusundaydı. sanders, demokrat parti'nin clinton'la saptırılmış gelenek ve köklerine sahiplenme uğraşındadır. hillary clinton ise köksüz ve ilkesiz, salt güç tutkusuyla demokrat parti başkan adayı olsa da demokrat parti'yi de, abd'yi de yönetmede gerilimleri önleyici olmaktan çok gerilimleri yükseltici olacak görünümdedir.

abd'de clinton ve trump adaylıkları yenilik ve değişim sezinletici değildir. değişim olacaksa, abd'nin ikili düzeninin çatlamasıyla parçalanması olabilir diyebiliriz.

5 nisan 2016, college station, texas.

8 Mart 2016 Salı

iki partili çoklu adaydan tekile inme uğraşı / abd seçim yolunda -- 2.

abd'de, 2016 başkanlık seçiminde, süreç geleneksel biçimde işliyor. abd'de doğuştan başkanlık için yaşayan adaylar, abd toplumunda bir başarısını başkan olmaya yeterli sayanlar, abd toplumunun bir beklentisine denk düşen adaylar kendilerine göre partilerini seçip öne çıkıyorlar. bu işleyişte adaylar mı partileri belirleyendir; yoksa, partiler mi adayların belirleyicisidir?

geçmişi biran için kıyıda tutalım ve 2016 seçimlerine gidiş günlerinde iki partiye göre soruları yanıtlamaya girişelim.

abd'de partiler deyince iki parti anlaşılır: demokratik parti ve cumhuriyetçi parti. gündelik kullanımda, partilerin,  demokratlar ve cumhruriyetçiler diye kullanımı yaygındır. 19. yüzyıl'dan bu yana bu adlarla süregiden ve işleyen iki partinin, tarihselliklerinde ve güncelliğklerinde, birbirine uzak olmadıkları bilinen gerçekliktir. yaşamını demokratlarla başlayıp öyle tamamlayanlarla cumhuriyetçi doğup cumhuriyetçi ölenler çoktur. cumhuriyetçilikten demokratlara geçiş azdır ama, yaşamda demokratlardan cumhuriyetçlere evrilen vardır. yakın zamanlardan bilineni, 1980 ve 1984 seçimlerini kazanan ronald reagan ise; günümüzde, cumhuriyetçi başkan adayı donald trump'ı da benzeri sayabiliriz. sonradan cumhuriyetçi olmak üzerine az gidilen ve önemli de sayılmayan bir eksiklik olarak kimi anlarda sözkonusu olur.

ilk soru şudur: demokratlardan olmak ya da cumhuriyetçi olmak ne demektir? konu üzerine söylenmedik söz kalmamıştır; yığınla söz, yeniden söylenebilir. kitleselliğin belirleyici olduğu ve sınıflar temelinde siyasetin, neredeyse, getirisi olmadığı abd toplumunda kabaca sermaye sınıfı cumhuriyetçi ve işçi sınıfı demokratlarladır demek hem yanıltıcı, hem de açıklayıcılığı yetersizdir. "wall street" diye bilinen gölgenin ya da korku simgeselliğinin içinden pekçokları, açıktan ve içtenlikle demokratları da temsil ederler. örgütlü işçi sınıfı temsilcileri, açıktan tümüyle demokratlardan yanadır. üretim araçlarının sahipleri ya da yönetimleri iki partiden de olabilirken işçi sınıfının üst yönetimleri eksiksiz demokratlarla özdeşleşir. doğal ki, niceliği çokça olan işçi sınıfı ve emekçiler cumhuriyetçileri oylamaktan uzak kalmaz.

günümüzde de, demokratlar ve cumhuriyetçiler ayrımında benzerlerini yineleyebiliriz: demokrat başkan adayı hillary clinton "wall street" sermayedarlarına yakındır; bernie sanders ise demokratik parti'de, wall street etkisine tepkiye dayandırmıştır siyasetini. cumhuriyetçiler yanında, başlangıçtaki 17 aday da, sona kalan 4 aday da wall street'i, üretim biçimini sorun etmeyenlerdir. kitlesellikler olarak bakarsak: demokratların kitleleri de, cumhuriyetçi kitleler de gelir düzeyleri, üretime katılımları ve üretimden aldıkları pay anlamında büyük değişim göstermez. doğal ki, abd'de de siyaset çıkar kavgasıdır, çıkarlar çatışmasıdır ve payını çoğaltma amaçlıdır. üretim araçlarının sahipliğini yoketmeyi amaçlayan ya da  çalışanların kazanılmış haklarını yoksayan siyaset yoktur. sermaye sahipleri ve işçiler ya da servet sahipleri ve serveti olmayanlar ayrımı siyasetlerin belirleyiciliğinden uzaktır. abd'de sınıfsal ayrımlar açıktır ve varlığını yoksaymak siyasette belirleyicidir.

kısaca, demokratlar ve cumhuriyetçiler diye ayrımda demokrat aday bernie sanders'ın cumhuriyetçi parti'den aday olması düşünülemez ve benzeri biçimde donald trump'ın da demokratik parti aday olması düşünülemez. şurası atlanmamalıdır: sanders'ın oy kitlesi işçi sınıfı değildir; trump'ın destekçileri sermaye sahipleri değildir. şu da unutulmamalıdır: sermaye sahipleri, bernie sanders'ın olası yönetimini de, donald trump'ın olası yönetimini de yönettirmemede başarılı olur.  o zaman, abd'de seçimler oyundur sonucu da çıkmaz. sınıfsallık toplumları anlamak ve açıklamakta önemli bir araçtır ama, siyaseti ve yönetimi bunlara göre tanımlamak olanaksızdır.

2016 abd seçimlerinde, sermaye sınıfı temsilcileri, kapitalizmin sürmesinden yara almayacaktır; benzeri biçimde, abd çalışanları için öfkelerini açığa çıkarmaktan öteye değişim ve iyileşme kolay değildir.

demokratlar'da ikiye inen adaylar, 8 mart'ta, 15 mart'ta ya da 31 mart'ta tekil olur mu? cumhuriyetçiler'de başkan adayı umutlarını sürdüren son dört adaydan hangisi 9 mart sabahında çekilir? şimdilik tek bilebildiğimizi sandığımız :2016 seçimleri de iki partili iki aday karşıtlığında olacaktır. üçüncü parti olasılığı, 2016 için de olmayacaktır diye güvenle söylerken, bağımsız üçüncü aday olmayacaktır demek için, biraz daha beklemek gerekecektir.

8 mart 2016, college station, texas.

5 Mart 2016 Cumartesi

demokrasinin üstesinden geldikleri gelemedikleri / abd seçim yolunda -- 1.

8 kasım 2016 günü abd'de 58. kez başkanlık seçimi gerçekleşecek. tarihin uzun süreli hanedanlıklarına yakın bir sürekliliktir bu. abd'de başkanlık seçimiyle birlikte senato yenileme, eyalet valilikleri, yerel yönetim seçimleri de gerçekleşecek. abd'de ulusallığı, devleti ve birlikteliği sürdürmede iki büyük değişmez güç var: anayasa ve seçim. anayasa'da değişim olabilir; tarihte pekçok kez değişme ve yenilenme olmuştur. benzeri biçimde seçimlerin kuralları ve uygulaması da zaman içinde değişimlere uğramıştır. şu olmamıştır ve olması da düşünülemez; öngörülemez: anayasa'nın yoksayılmasını ya da seçimlerin yoksayılmasını düşünene de, söyleyene de az rastlanır; önemsenmez.

abd seçimleri konusunda düşünce, değerlendirme ve öngörülere başlamadan önce genel ilkeler sıralamak isterim:

  1. bu yazıların yazarı abd yurttaşı değildir. abd toplumunda uzun süreli yaşamanın birikimleri yazıların tek doğru ya da bundan daha doğrusu olmayacağının kanıtı olamaz. burada yazılanlar salih yurttaş'ın öznellikleridir. abd'nin nesnellikleriyle çakışması amaçlanmıştır ama, öznel oldukları akıldan uzak tutulmamalıdır. 
  2. abd seçimlerinden "bana ne" diyenlerin olduğu ve bunların küreselde çokça olduğu yazarın bildiği gerçekliktir. yazar için, abd seçimleri, seçimlerin önemi temeldir. seçim nedir ki ya da abd'de seçim mi oluyor diyenlerin varoluşları yoksayılmıştır yazar için. seçim önemlidir ve abd seçimleri de çok önemlidir.
  3. yazarın abd seçimlerinde aday, parti seçmesi yoktur. seçim sürecine ve seçimin sonuçlarına saygı birincildir. çok açıktır ki, adayların ya da partilerin değerlendirilmesinde yazarın artı eksi değer yargıları olacaktır. okurların özlemlerine, istemlerine özen gösterme önemsenmeyecektir.
  4. abd seçimleri salt abd'yle kısıtlı değildir; ab toplumlarında, rusya'da, çin'de, meksika'da, kanada'da, iran'da, hindistan'da, japonya'da ve doğal ki, türkiye'de de yansımaları olur abd seçimlerinin.
  5. abd seçimlerinin özgüllüğü abd'nin küreseldeki gücüyle denktir. küreseldeki her seçimde abd etkisi ve katılımı vardır; oysa, abd seçimlerini çin'in, almanya'nın, fransa'nın, rusya'nın, ırak'ın, mısır'ın, türkiye'nin etkilemesi hiç düzeyindedir

kısacası, yazarın düşünceleri kendine özgü ve seçmecidir. seçimlerin tüm tarihselliğini, toplumsallığını ve siyasiliklerini kapsama yazarın gücünü aştığını ençok ve önce yazarın kendisi bilir. ola ki, abd seçimlerine ilişkin bir veri olarak alınırsa, yazarının amaçlarını aşmıştır diye düşünülmelidir. yazarın çevresinde yaşanan seçim olgusuna öznel bakışlar olarak alınmalıdır. gününde düşünülmüşlüğü dışında yönlendirme, etkileme amaçlamamaktadır. kısaca, bilgiyle çoğaltılmış düşündürücü vurgulardır.

abd başkanlık seçimleri öncelikle konu edilecektir. yeri geldiğinde, 8 kasım'a yaklaşıldığında yerel seçimler, eyalet valilik seçimleri, temsilciler meclisi ile senato seçimleri de değerlendirilecektir. günümüzün yaygın veri olanakları ve kamuya açıklığı bilindiğinden sayısal veriler bilinerek yazılacak ama, nicelikten önce niteliksel anlamlandırma önemsenecektir.

bugün, abd başkanlığı, demokrat obama'nın ikinci ve son dönemidir. obama'nın yeniden aday olması anayasal düzeyde kısıtlanmıştır. abd yakın tarihinde, 1980'lerde başkan reagan için ikinci dönemin ötesinde başakanlık için anayasa değişikliği düşünüldü. düşünceden öteye yasal eylem olmadı. obama da iki döneminin sonunda başkanlığı sürsün anlamında düşünce düzeyinde de ortaya gelmedi. abd'de çoğunluk iki dönem üst üste seçilme geleneği sıradanlaştı. 1950'ler sonrası günümüze yakınlığı ve günümüzle karşılaştırmada gerçekçi olacağından 1952'de cumhuriyetçi eisenhower, 1956'da ikinci ve son dönem için seçildi ve sonunu getirdi.

sonrasında üç başkan sıraya özel dönemdir: demokrat kennedy 1960'da seçildi; birinci dönemini tamamlayamadan sokakta vurularak başkanlığı yarıda kaldı. 1963'ten 1964 başkanlık seçimlerine demokrat johnson ikinci başkanlıktan anayasa gereği başkan oldu. 1964'te seçimi kazandı ve süresini tamamladı ama 1968 başkanlık seçimlerinde aday olmadı. 1968'de bölünmüş, iç savaş geriliminde ve vietnam savaşı'nın sıcaklığında demokrat başkan johnson'un aday olmadığı seçimlerde cumhuriyetçi aday nixon seçildi. 1972'de ikinci dönemi için de nixon zorlanmadan seçildi ama abd toplumundaki ayrışma süresini tamamlamaya elvermedi. abd meclislerinden başkanlıktan düşürülme korkusu ve baskısına dayanamayan nixon istifa etti.

üç yıllık kennedy dönemini beş yıllık johnson ve altı yıllık nixon izledi. ford seçilmeden başkanlık yapan ilk başkan oldu. nixon'un başkan yardımcılığından anayasa gereği başkan oldu ilk seçimi yitirdi. 1952'den 1976'ya gelişte sekiz yıllık cumhuriyeti başkanlık dönemini, sekiz yıllık demokrat başkanlar izledi. sonrasında sekiz yıl da cumhuriyetçi başkanlar sürdü. 1976'da seçilen demokrat başkan carter tek dönemlik başkan oldu. 1980'de demokrat başkan carter'i cumhuriyetçi başkan reagan izledi ve iki üst üste iki dönemini tamamladı. başkan reagan'ın anayasa değişikliğiyle üçüncü kez başkanlık yapmamasına karşın yeniden cumhuriyetçi başkan bush'un seçilmesiyle cumhuriyetçiler 1952 sonrası ilk kez oniki yıl ardışık başkanlık sürdürme başarısını kazandılar.

1992'de, başkan bush, carter'den sonra ilk ve son kez tek dönemlik başkan oldu. demokrat başkan clinton iki dönem üst üste seçildi. clinton da, nixon benzeri ikinci döneminde kişisel sorumsuzluktan başkanlıktan uzaklaşabilir buhranına neden oldu. nixon, siyasi olarak ve demokrasi ölçülerinde sorumsuzluk ve yalancılık yapmaktan başkanlıktan uzaklaştı. clinton ise, kişisel olarak özürlü görülse de başkanlık görevinde siyasi sorumsuzluk yapmadı sayıldı; dönemini tamamladı. clinton sonrasında, demokrat başkanlık yeniden cumhuriyetçi başkan ikinci bush oldu. birinci seçimi günlerce oy sayımlarıyla gerilimli başladı ve sonunda abd anayasa yargısı'nın çoğunluk kararıyla bush'un başkanlığı başladı. 2004'te cumhuriyetçi bush, 2000'den daha kolayca seçimi kazandı ve süresini tamamladı.

1929 sonrası en sorunlu iktisadi bunalımını 2008'de cumhuriyetçi başkan bush döneminde yaşayan abd'de 2008 seçimlerinde demokrat başkan obama tartışmasız kazandı. abd tarihinin en uzun süreli iki savaşını sürdüren cumhuriyetçi bush'tan sonrasında, savaşları sonlandırma amacında demokrat başkan obama, üst üste iki dönemini tamamlamak üzeredir.

1988'de üçüncü dönemi yakalayan cumhuriyetçi gelenek mi 2016'da demokratlar için gerçekleşecek; yoksa, clinton, bush, obama gelenekleri sürüp 2016'da demokrat başkan sonrası cumhuriyetçi başkan mı seçilecek?

ikisi de olabilir: demokrat başkan da seçilebilir; cumhuriyetçi başkan da olabilir. bu noktada, durup da şunu düşünmekte yarar vardır: abd'de seçimler oyundur, seçimi belirleyen halk çoğunluğu değil, "wall street"den gücünü alan "gölgedeki oligarşi" mi egemendir? bu yazının öznesi olarak "fesat"ın olabilirliğinden uzak yazacağımı belgelemek isterim. abd'deki fesatı bilenler düşünenler kendilerine göre değişmeden sürdüreceklerdir konumlarını. egemenlerin belirleyiciliğinin halka oylatma yoluyla ve halkın katılımıyla yaşandığı abd demokrasisi konusunda birinci ayrım bu noktadır: halkın egemenliği abd'de seçimlerin belirleyicisidir; mali sermayenin belirleyiciliğinden çok etkileyiciliğini düşünmek akıllısıdır.

5 mart 2016, college station, texas.